Mısır Piramitleri
Binlerce yil önce yapılan piramitlerde bugün bile hala binlerce sır yatmaktadır.O tarihlerde piramitleri yapan insanlar herhalde metre kavramını bilmiyorlardı.Ve bütün bunları göz kararıyla yapmalarda imkansız.Bugün bile çok düzenli bir şekilde yapılan gökdelenlerde çok hafif bir sapma söz konusu olabiliyor.Peki o zamanlar bunları yapan insanlar ölçüm için ne kullandılar.Saniye mi?Arsin birimi mi?Mısır endazesi mi?Bilemiyoruz.Şimdi bu piramitlerde
özellikle Gize bölgesindeki büyük piramidin çeşitli oranlarda ölçümlerine bir bakalım.Bunlarin hepsi bir rastlantı mi?Olabilir.Ama bu kadar çok rastlantıda insani düşündürüyor! PİRAMİTLER'in sayısı 80'e yakındır. Hepsi Nil’in sol kıyısına kurulmuş ve vadide 40 kilometrelik bir uzunluk içine yayılmışlardır. Bazıları ayrı olmakla birlikte çoğu grup halindedir.
Piramitlerin Gizemi
Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
Piramit
kimin adına yapıldıysa
onun bulunduğu odaya
yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler) Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
- Piramitlerin içerisinde ultra pound
radar
sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
- Kirletilmiş suyu
birkaç gün Piramit’in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
- Piramit’in içerisinde süt
birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
- Bitkiler Piramit’in içinde daha hızlı büyürler.
- Piramit’in içine bırakılmış su
5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
- Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yaymadan piramitler içinde mumyalaşır
- Kesik
yanık
sıysık gibi yaralar bir piramidin içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
- Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğuna hakkında bir bilgi yoktur.Araştırmacıların çoğu ya içinde kayboldu yada aynı yerde birkaç tur attılar fakat içlerini göremediler.
- Piramitlerin içi yazın soğuk
kışın sıcak olur.
- Büyük Piramitin açıları
Nil’in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler.
- Giz’deki üç piramit aralarında bir Pitagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir.Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5′dır.
- Büyük Piramit'in tabicinin yüzeyi
anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3
14 sayısı elde edilir. Büyük Piramit'in dört yüzeyinin toplam yüzölçümü
piramit yüksekliğinin karesine eşittir.
- Büyük Piramit
dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alıyor.
- Büyük Piramit
dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.
John A.R. Legon
İngiltere Sus Universite´si Arkeoloji Bölümü´nden 1971´de mezun oldu. Piramit Arkeolojisi üzerinde beş yıl çalıştı
1975´de Mısır´a gitti
halen Masır Araştırma Derneği´nin üyesi; Legon
bu araştırmasında Giza Piramitleri´nin mimarisi ve konumları üzerinde duruyor. Bunu yaparken de
Mısır konusunda dünyanın en tanınmış arkeologlarından olan Petrie´nin çalışmalarını ortaya koyuyor.
Nil Vadisi´ne yaklaşıldığında
karşınıza çıkan kayalık platoda Giza´nın üç piramidi yer alır. Ziyaretçiler için ilk görünüş sürprizdir çünkü ilk bakışta gördüğünüz üç piramitin en büyüğü olarak Büyük Piramit yani Keops Piramiti değildir
aksine İkinci piramit daha büyük olarak gözükür. Her ne kadar Büyük Piramit
hem ilk önce yapılmış olması nedeniyle
hem de bulunduğu konum yüzünden yüksek gibi görünüyorsa da
aslında öyle değildir. Piramitlerin hiç birisi platonun ortasında değildir
kuzey kayalıklarına yakındır. Bu konum rasgele değildir
orada doğudaki tapınağa doğru veya vadinin kıyısına doğru giderek kayalığın tepesine uzanan bozuk ve yokuş bir yol vardır. Bu yükseklik
yaklaşık 3000 metredir
eğer piramitleri yapanlar platoya böyla bir mantık veya bilinçle girdilerse niçin daha uygun ortamı ya da konumu yani tam merkezi seçmediler? Oysa
bu uygun konumda İkinci Piramit bulunuyor
yani Kefren uygunluğun kanıtı ise
söz konusu yokuşun burada doğal bir eğim kazanması şeklinde dikkat çekiyor. İkinci Piramit´in yeri seçilirken
Büyük Piramit´in var olması yükseklik belirlenmesi yönünden avantajlıydı ama bu avantajdan yararlanılmamış
normal olarak daha yüksek olmalıydı ve kuzeybatıya daha yakın olmalıydı. Ama oraya yapılmadı
yapıldığı yerde
doğal bir kaya yüzeyinin bulunduğu ve yamacın aşağıya güneybatıya doğru eğim kazandığı dikkat çekiyor
işte bu yer bize yapay bir zeminin bulunduğunu gösteriyor. Bunun görüldüğü yerde
derin bir eğim kuzey ve batı kıyısına uzandığı da farkedilir
burada da megalitik temellerin bulunduğu bir platform vardır ve güneybatı köşesine destek olarak özellikle yapılmıştır.
Piramitlerin altında ne var?
Üçüncü Piramit´in yani Mikerinos´un yeri benzer bir yaklaşımla kuzeydoğu köşesindedir ve onun da doğu kıyısında aynı yapay destek sağlanmış
doğal kayalar kırılmış ve yaklaşık beş metre yüksekliğindeki bir kütle dayanak olarak yapılmıştır. Aynı soruyu yine sorabiliriz; Niçin piramit doğal yüzeye ve batıya doğru yapılmadı? Demek ki
İkinci ve Üçüncü Piramitler doğal olmayan zeminlere yapılmayıp
yapay zeminlere oturdular ve neden birbirlerine göre daha uyumlu bir proje oluşturulmadı? Bu detaylar bize aynı nedeni telkin ediyor gibi daha da önemlisi mimari proje veya piramitlerin konumları bizi düşündürüyor veya neden daha kolay bir inşaatın tercih edilmediğini merak ediyoruz
sonuçta üç piramitin şu andaki gibi değil
daha düzenli ve uygun konumlarda olmaları gerekmez miydi? Bilindiği gibi kare
kesin dört temel noktadan oluşur
Büyük ve İkinci Piramit doğuya doğru yönelerek iki derecelik bir yay çizerler
her üç piramitte kuzeydoğudan güneybatıya doğru diagonal bir çizgi çizerler
temellerin kenarlarının uzaklıkları eşit değildir; kuzeyden güneye ve doğudan batıya doğru peşpeşe dururlar. Temel dayanağımız olan bu birbirine yapışık proje bizlere üç piramitin bir yeraltı planının üzerine yapılmış olduğunu açıklayabilir ama bunu nasıl test edebiliriz?
Pi sayısının orada işi ne?
1880 yılında
bir arazi ölçeri İngiltere´den Mısır´a geldi amacı Büyük Piramit´in kesin ölçümlerini yapmaktı. Bunu doğru olarak yapmak istiyordu; ama sonradan amacı değişecekti; boyutlar kuramına göre
"bir piramit inç" ölçüsünün İngiliz ölçülerine çok yakın olduğunu kanıtlayacak ve bir devrim yaratacaktı. O sırada orada bulunan ünlü arkeolog W.M. Flinders Petrie
bu genç memurun tüm çalışmasını bu işe adamasından memnun değildi. Oysa o
İkinci ve Üçüncü Piramitler´in konumlarını da ölçüp oluşturdukları üçgeni ölçümleme çabasına girmişti ve bu amaçla elli nokta işaretledi. Tüm karşı çıkmasına rağmen bu ölçümlemeler
Petrie´nin Egyptology alanındaki uzun kariyerinin temeli olacaktı
buradan yola çıkarak üç piramitin orjinal temellerini bulmak için sayısız kazı yaptı. Petrie yayınladığı kitabında
üç piramidin boyutlarını ve yönelimlerini yazdı
ayrıca temellerin birbirlerine uzaklıklarını da belirtiyordu. Bu bilgileri adı bilinmeyen ölçü memurunun çalışmalarından almıştı ve sonuçta bir yeraltı planının varlığından emin oldu ve bu inancını da yazdı ama kazılarda istediği kanıtları bulamadı
oysa plan çok basit ve dikkate değerdi. Petrie
Eski Mısır´da kullanılan Kraliyet Mısır Kübit ölçüsünü de referans alarak
Büyük Piramit´i ölçtü; 628 metreydi. Sonra Büyük Piramit´i temel alarak
diğerlerinin uzaklıklarını da hesapladı ve ana projeye ulaştı
tüm hesaplamaların sonucunda ortaya çok net olarak tek bir sayı çıkıyordu; ünlü Pi sayısı.
Piramitlerin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölüyor. Keops Piramidinin Taban çevresinin
yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını veriyor.
Piramit'in yüksekliğiyle
çevresi arasındaki oran
bir dairenin yari çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.
Karmaşık hesaplara doğru...
Büyük Piramit (Keops)
Pi sayısı demektir; yüksekliği Eski Mısır ölçüsüyle 280 kübit
temelin iki boyutlu çevre uzunluğu 1760 kübittir
bir dairenin çapının çevresiyle uyumu gibi; temelin kenar ölçümü 440 kübiti veriyor
bu sayılar düzenlenince ortaya 280xPi2 çıkıyor
bu da 439.8 kübiti veriyor. İkinci Piramit´in Büyük Piramit´le olan boyutsal lişkisi çok basit bir planlamadır. Küçük bir hesap sonucunda da
Üçüncü Piramit´in yeri bu şekilde bulunabiliyor.Büyük Piramit´in güney kenarından başlayan 250 kübitlik bir çizgi İkinci Piramit´in kuzey kenarına ulaşıyor ve İkinci Piramit´in güney kenarı ise küçük bir hesap sonucunda
Büyük Piramit´in kuzey kenarına ulaşıyor. Sonuçta bu ölçümler bize
kuzeyden güneye Pi sayısını veriyor. Kuzey-güney ilişkisinin bir benzeri doğu-batı ilişkisinde de görülür; kısacası hesaplamalar bilinçli ve ustacadır.
Giza Piramitlerinin farklılığı
Giza Piramitleri
Keops
Kefren ve Mikerinos adlı üç büyük piramitten oluşuyor. İçlerinden Keops Piramidi dünyanın yedi harikasından biri. Giza Piramitleri’nin M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldıkları düşünülüyor. Dünyanın en büyük piramitlerinden biri olmakla birlikte onları diğerlerinden ayıran farkların başında
içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme kavuşturulamamış olması geliyor.
Piramitler içinde en çok ilgi çekenleri üç büyük piramit olarak bilinen Giza şehri civarında bulunan abidelerdir. Bunlar varsayılan kurucularının adlarına göre ayrılmaktadır: Keops (Kufu)
Kefren ve Mikerinos. Bu üç Giza Piramidinin geometrik ve gözlemsel ilkelere dayalı bir plana göre inşa edildiği ve bu planın da doğrudan astronomik gözlemlere dayandığı ileri sürülmektedir.
Kufu ya da Keops diye de adlandırılan Büyük Piramit
üç büyük piramidin ilki ve en kuzeydekidir. 137 metre yüksekliğindeki ve yaklaşık 6.5 milyon ton ağırlığındaki Büyük Piramit
şimdiki Kahire şehri yakınlarında tam olarak Nil Deltası’nın tabanına yerleştirilmiştir. Mısır astronomi bilgini Mahmut Bey
Keops’un binlerce yıl önce dolanımının en yüksek noktasına varmış Sirius yıldızı ışınlarının piramidin güney tarafı üzerine diklemesine düştüğü bir devrede inşa edilmiş olduğunu söyler.
Piramidin yapım planında sık sık karşımıza çıkan 286
1022 sayısı anahtar sayı olarak kabul edilir
çünkü bu sayı güneş ve yıldız yılının değerini
güneş ile yeryüzü arasındaki uzaklığı
yeryüzü ile yörüngesi arasındaki ilişkiye göre yerçekimi kanununu ve yeryüzü yörüngesinin merkezkaç değişimlerinin sınırlarını belirlemeye olanak sağlamaktadır. Görüleceği üzere Piramit gerçek bir geometri ve ölçü harikasıdır. Birçok bilim adamı ve yazar Giza’daki Keops Piramidi’nin bugünkü bilim bilgileri ve makinelerle bile yapılamayacağını ısrarla söylemektedirler. Büyük Piramit
hiçbir zaman anlaşılmamış olan bir tekniğin ve dehanın gözle görülür tanıklığını yapmaktadır.
Peki Keops Piramidi’nin yüksekliğinin bir milyara çarpımının yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki uzaklığı vermesi bir rastlantı mıdır? Piramidin üstünden geçen meridyenin karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya bölmesi bir rastlantı mıdır? Taban çevresinin
yüksekliğin iki katına bölünmesinin Pi sayısını vermesi bir rastlantı mıdır? Piramitte dünya ağırlığını gösteren hesapların bulunması bir rastlantı mıdır? Piramidin kurulduğu kayalık alanın büyük bir özen ve doğrulukla düzeltilmiş olması bir rastlantı mıdır? Bugünkü teknoloji ile yapılamayacak bir şeyi
eski Mısırlılar basit teknoloji ve sade aletleriyle nasıl yaptılar? Mısırlılara dünya-dışı zeka
‘dışardan yardım’ mı geldi? Yoksa bu yapılar Dünya dışı Ziyaretçiler tarafından mı yapıldı.
Büyük Piramit ( Khufu
Keops ) dünya karalarının tam ortasında bulunmaktadır. İnşası sırasında böyle dev bir yapının dünya karalar topluluğunun tam merkezine oturtulması için
yörenin
hatta dünyanın uzaydan görülmüş olması gerekirdi. Bu bakımdan ya uzaylılar ya da uzaylıların yetiştirdiği kimseler tarafından inşa edilmiştir. Araplar
Büyük Piramidin “Uzaydan Gelen Ruhlar “ tarafından inşa edildiğine inanırlar.
Her ne kadar okullarımızda okutulan tarih kitaplarında hala mezar anıt olarak yazılıysa da
Büyük Piramidin Firavun mezarı olarak yapıldığıyla ilgili bilgi
geçerliliğini gün geçtikçe yitirmektedir. Onun yerine onun bir inisiyasyon merkezi hatta güç elde etmekte kullanılan bir enerji üretici olarak yapıldığı konusundaki bilgiler gün geçtikçe güç kazanmaktadır. Çok değişik alşimik çalışmaların yapıldığı ve bu çalışma ve denemeler için gerekli enerjinin üretildiği bir jeneratör olarak yapıldığı daha kuvvetli olasılık halinde karşımızda bulunmaktadır. Gerek bilinen ölçüleri
gerekse biçimiyle büyük Piramit ve ötekiler
mezardan çok bir güç üretici olarak yapılmış olabileceklerini düşündürmektedir. Böyle olunca da böyle bir yapının inşa bilgisinin kaynağı Raymond Drake’in belirttiği gibi ya uzaylılardır ya da onların öğretisinden yararlanmış seçkin kişilerdir.
Ruhsal yetenekleri gelişmiş kişilerin ifade ettiklerine göre
Büyük Piramit manyetik güç yayımını hala devam ettirmektedir. C.H. Williamson ‘un “Other Tongues
OtherFlesh “ ( Başka Diller
Başka Bedenler ) isimli eserinde belirttiğine göre
dünya dışı kökenli insanlar yapıyı meydana getiren çok iri taşları antigravitasyon ya da sonik yöntemlerle ilgili bilgileri uygulayarak yerleştirmişlerdi. Belki de bu insanlar aynı güçleri kendi uzay araçlarını hareket ettirmede de kullanıyorlardı.
Keops Piramidi ya da Büyük Piramit
Kahirenin 16.km. kadar batısındadır. Taban yüzeyi yaklaşık 53.000 m2’lik bir alanı kaplar. Orijinal yüksekliğinin 146 ile 148 m. arasında olduğu tahmin edilir. İnşa edildiği dönemde üzerinde bulunması gereken Kapak Taşı’nın artık olmaması nedeniyle şimdiki yüksekliği 137 metre kadardır. Yapılan hesaplara göre Büyük Piramit İngiltere’de Hz. İsa’dan bu yana inşa edilmiş olan tüm katedral
kilise ve şapellerden daha fazla taş kütlesine sahiptir.
Keops Piramidinin yapımında 2.600.000 adedi aşkın granit ve kireçtaşı blok kullanılmıştır. Blokların ağırlığı 2 tondan 70 tona kadar değişir. Santimetrenin 40’da birine kadar bir hassasiyetle kesilen bloklar o kadar hassas bir şekilde birleştirilmiştir ki
aralarındaki derzlerin açıklığı hiç bir zaman santimetrenin 20 de birini aşmaz.
Arap tarihçisi Abu Zeyd el Balkhy. Eski bir yazılı kaynağa dayanarak Büyük Piramidin “ Çalgı Takımyıldızı (Lyra ) Yengeç burcundayken
yani hicretten 2 kere 36.000 yıl önce “ inşa edildiğini yazar. Bu da yaklaşık olarak günümüzden 73.000 yıl öncesine denk gelir. Ayrıca piramit üzerinde yapılan Karbon-14 tarih belirleme çalışmaları da yine M.Ö 71.000 yılını göstermektedir.
Kefren Piramidi de Büyük Piramidin hemen yanında yükselir. Yüksekliği ilkinden biraz daha azdır. Ancak daha yüksek bir taban üzerinde inşa edildiğinden Büyük Piramitten daha yüksekmiş gibi görünür. Taban kenarı 216 metredir.
Mikerinos Piramidi ise
70 metrelik yüksekliği ve 108 metreyi bulan taban kenarı ile diğerlerinin yanında çok küçük kalmaktadır. Giza düzlüğünde yer alan bu üç piramidin önemli ortak özellikleri vardır Şöyle sıralayalım :
- Yapıların yüzleri yere 52 derecelik açı yapar.
- Giriş yerleri kuzey yüzlerinde açılmıştır ve giriş geçitleri yerle 26 derecelik bir açı yapar. Bu doğrultudan gök kutbuna bakarlar.
Bu gün için astronomi ve matematik sayesinde çözülebilen karmaşık bir mimari yapıya sahip piramitler hakkında şöyle bir örnek fikir verebilir:
52 derecelik açı
piramitlerin inşaatçıları için “dairenin kare haline getirilmesine ilişkin Kutsal Geometri probleminin çözümünü sağlayan bir unsur olmuştur. Bu eğimde
yani 51 derece 52 dakikalık bir açıda yapılmış bir piramidin yüksekliği ile tabandaki çevre uzunluğu arasındaki oran
bir dairenin yarıçapı ile çevresi arasındaki orana eşittir. Bu oran ½ değerindedir. Sonuçta Gize piramitlerinin inşasında pi = 3.1415 değerinin kullanılmış olması günümüz bilim adamlarının şaşırtıcı bulduğu bir gerçektir.
Eski Mısır’ın D.D uygarlıklarla kurdukları bilimsel
sanatsal ve kültürel bağları örneklerken üzerinde durmak istediğimiz konu Piramitlerin mimari
arkeolojik ve matematiksel yönlerinden çok
kozmik anlamları. Bu nedenle şimdi birazda Giza Piramitlerini okült açıdan inceleyelim.
Teozofist A.P. Sinnett
Büyük piramidin yapımıyla ilgili şunları söylüyordu:
“ Keops Piramidinin yapımında kullanılan taşların manipülasyonu
ancak ve ancak
daha sonraları insanların yitirdikleri belirli bir doğa bilgisinin bu işte kullanılmış olmasıyla açıklanabilir. Doğanın gizemiyle ilgili o bilginin Veli bekçileri
ağır cisimlerin fiili ağırlığını istedikleri gibi değiştirebilecek şekilde maddenin çekimini kontrol edebilirler ve daima da edebilmişlerdir."
"Dev yapılar mimarisinin harikaları işte böyle açıklanır. Piramitlerin yapımını yöneten üstatlar
kullanılan taşları kısmen levite etmek şekliyle bu işlemi kolaylaştırmışlardı. Majik asalar... Üstatlara eski çağlarda
doğanın kudretini açığa çıkaran anahtarlar teslim edilirdi. Gizli kelimeler ve vibrasyonel motor... Dalga boyları ve dev granit blokların levitasyonu.”
Okültist Annie Besant ise şöyle diyordu:
“ Mısır’daki taşlar ne sırf kas kuvvetiyle
ne de modern teknolojiyi aşan hünerli cihazlar kullanılarak dikilmişti. Bu taşlar
dünyasal manyetizmin güçlerini anlayan ve kontrol edebilen kişilerce dikilmişti. Neticede
taşlar ağırlığını kaybediyor ve tek bir parmağın temasıyla yönetilmek suretiyle havada yüzerek
belirlenen yerlerine oturuyorlardı.”
Annie Besant “ Dünyasal manyetizmanın güçlerini anlayan ve kontrol edebilen “ kişilerden söz ederken acaba kimleri kastediyordu?...
Çağlar boyunca sırlarını hiçbir uygarlığa açmadan
günümüze kadar gelen piramitler
dünya bilim ve teknolojisini aşan bir teknik
mimari bilginin ürünüdürler. Bu bilgi D.D kaynaktan gelmiş ve hala dünya bilim adamları tarafından çözülememiş olabilir mi?
Çok eski efsanelerde piramit inşasında kullanılan “majik çubuklar”dan söz edilir. Bu çubuklarla belirli bir dalga boyunda olmak üzere
önceden tespit edilmiş bir vibrasyonel ses tonu oluşturulabiliyordu. Walter Owen 1947 yılında sesin ezoterik kullanımı hakkında şunları yazmıştı: “ Ses herkesin düşünemeyeceği türden imkanlar taşıyan bir kudrettir. Ve bu kudretin kullanımı
kadim ermişlerin bildikleri
fakat günümüzün emekleyen biliminin yitirdiği ve ya karşısına geçip dudak büktüğü bir bilimdir. Kozmosun çevresi ve dokusu ses kudreti sayesinde ayakta durmaktadır ve yine ses kudreti sayesinde çözülerek yok edilebilir. Mısırlı rahipler bu bilgiye sahiptiler.”
İster istemez akla şu soru geliyor ; Mısırlı rahipler bu bilgiyi nereden almışlardı?
Mühendis Rudolph Gantenbrink’in 1993 yılında Büyük Piramitte gerçekleştirdiği buluş da aynı ölçüde ilgi çekicidir. Gantenbrink ve ekibi “UPUAUT 2” ismini verdikleri küçük bir robot aracı Kraliçe Odası’ndaki hava kanalının içine yollamış ve bugüne kadar hiç bilinmeyen 60 metrelik bir tünel bulmuştu (Altta). Gantenbrink
iki haftalık bir çalışmadan sonra 4500 yıllık metal bir kapıya ulaştığını söylüyor ve bu kapının bilinmeyen bir alana açıldığını iddia ediyordu. Fakat ne yazık ki kapının keşfinden sonra geçitlerdeki tüm araştırmalar Mısırlı yetkililer tarafından durdurulmuş ve yeniden başlatılmasına izin verilmemiştir. Yani yine bişeyler örtbas edilmeye çalışılmaktadır...
Üçüncü Piramit´in konumu bize yine aynı planı gösterir. Yine kuzey-güney ve doğu-batı hesapları yapılmıştır. Sonuçta
Giza Piramitleri belli bir plan üzerine yapılmıştır ama yapanların amacı nedir? Veya inşaat neden böyle düşünülmüştür? Eğer bu üç yapı MÖ 2660´de IV. Hanedan döneminde yapılan birer mezarsa görünüyor ki sonraki firavunlar ölçüleri kavramışa benzemiyorlar. Giza´daki diğer tüm tapınaklarda çok farklı bir karakter görüldüğü gibi
Sakkara´da bulunan III. ve VI. Hanedan firavunlarının mezarları da bu tarz değil. Farklılığı anlamak için öyle bilimci olmak falan da gerekmiyor. Petrie
Giza Piramitleri´nin içinde düzenli ve hesaplı geçitlerin bulunduğunu da düşünüyordu ama bunların yerlerini bulmak imkansızdı. Demek ki
piramitleri yapanlar çok boyutlu hesaplamayı veya uzay-geometriyi biliyorlardı. Ama bunlar hiç sevilmeyen üç firavuna
birer mezar mı inşa etmişlerdi yoksa Giza Piramitleri´ni bulan üç firavun burada mı gömülmek istediler? Cevap için biraz daha bekleyeceğiz
araştırmalar daha da geliştirilip
sonuçlandırılıncaya kadar; Gizemin çözümü büyük olasılıkla temellerin altında yatıyor; bakalım hangi şanslı ve cesur araştırmacı bir gün oraya inebilecek...
Piramit dev bir güneş saatidir.Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler.Piramit'i çeviren tas levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir.Bu gölgelerin tas levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0
2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.
Büyük Piramit’le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık
Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.
Gözde’den geçen boylam
dünyanın denizleriyle anakaralarını iki esit parçaya böler.Bu boylam ayrıca
kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup
bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.
Büyük piramit'in tepesi Kuzey kutbunu
çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder.Ve iki uzunluk ayni mikyasa uygunluk gösterir.
Giza piramitleri tahmini olarak M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilmekte. Bunlar; Keops
Kefren ve Mikerinos piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır.
Kefren Piramidi Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitlerdir. Bunlarla birlikte ve Mısır’da yüzlerce irili ufaklı piramit mevcuttur. Gize piramitlerini diğerlerinden ayıran farkların başında içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamış olmasıdır.
Keops’un oğlu Kefren için yapılmış piramit 136 metre yüksekliğe sahip.
Kefren piramidinin dış yüzeyinde yer alan kaplamalar bugün sadece tepesinde görülebilmekte.
Gize piramitlerinden İçi ziyaret edilebilen tek piramit olan Kefren piramidinin mezar odası.Piramitler ile ilgili çeşitli matematiksel bulgular arasında ilginç olanları şunlar: Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklasık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000km)
şehri yakınlarında tam olarak Nil Deltası’nın tabanına yerleştirilmiştir. Mısır astronomi bilgini Mahmut Bey
Keops’un binlerce yıl önce dolanımının en yüksek noktasına varmış Sirius yıldızı ışınlarının piramidin güney tarafı üzerine diklemesine düştüğü bir devrede inşa edilmiş olduğunu söyler.Piramidin yapım planında sık sık karşımıza çıkan 286
1022 sayısı anahtar sayı olarak kabul edilir
çünkü bu sayı güneş ve yıldız yılının değerini
güneş ile yeryüzü arasındaki uzaklığı
yeryüzü ile yörüngesi arasındaki ilişkiye göre yerçekimi kanununu ve yeryüzü yörüngesinin merkezkaç değişimlerinin sınırlarını belirlemeye olanak sağlamaktadır. Görüleceği üzere Piramit gerçek bir geometri ve ölçü harikasıdır. Birçok bilim adamı ve yazar Giza’daki Keops Piramidi’nin bugünkü bilim bilgileri ve makinelerle bile yapılamayacağını ısrarla söylemektedirler. Büyük Piramit
hiçbir zaman anlaşılmamış olan bir tekniğin ve dehanın gözle görülür tanıklığını yapmaktadır.
Peki Keops Piramidi’nin yüksekliğinin bir milyara çarpımının yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki uzaklığı vermesi bir rastlantı mıdır? Piramidin üstünden geçen meridyenin karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya bölmesi bir rastlantı mıdır? Taban çevresinin
yüksekliğin iki katına bölünmesinin Pi sayısını vermesi bir rastlantı mıdır? Piramitte dünya ağırlığını gösteren hesapların bulunması bir rastlantı mıdır? Piramidin kurulduğu kayalık alanın büyük bir özen ve doğrulukla düzeltilmiş olması bir rastlantı mıdır? Bugünkü teknoloji ile yapılamayacak bir şeyi
eski Mısırlılar basit teknoloji ve sade aletleriyle nasıl yaptılar? Mısırlılara dünya-dışı zeka
‘dışardan yardım’ mı geldi? Yoksa bu yapılar Dünya dışı Ziyaretçiler tarafından mı yapıldı.
Büyük Piramit ( Khufu
Keops ) dünya karalarının tam ortasında bulunmaktadır. İnşası sırasında böyle dev bir yapının dünya karalar topluluğunun tam merkezine oturtulması için
yörenin
hatta dünyanın uzaydan görülmüş olması gerekirdi. Bu bakımdan ya uzaylılar ya da uzaylıların yetiştirdiği kimseler tarafından inşa edilmiştir. Araplar
Büyük Piramidin “Uzaydan Gelen Ruhlar “ tarafından inşa edildiğine inanırlar.
Her ne kadar okullarımızda okutulan tarih kitaplarında hala mezar anıt olarak yazılıysa da
Büyük Piramidin Firavun mezarı olarak yapıldığıyla ilgili bilgi
geçerliliğini gün geçtikçe yitirmektedir. Onun yerine onun bir inisiyasyon merkezi hatta güç elde etmekte kullanılan bir enerji üretici olarak yapıldığı konusundaki bilgiler gün geçtikçe güç kazanmaktadır. Çok değişik alşimik çalışmaların yapıldığı ve bu çalışma ve denemeler için gerekli enerjinin üretildiği bir jeneratör olarak yapıldığı daha kuvvetli olasılık halinde karşımızda bulunmaktadır. Gerek bilinen ölçüleri
gerekse biçimiyle büyük Piramit ve ötekiler
mezardan çok bir güç üretici olarak yapılmış olabileceklerini düşündürmektedir. Böyle olunca da böyle bir yapının inşa bilgisinin kaynağı Raymond Drake’in belirttiği gibi ya uzaylılardır ya da onların öğretisinden yararlanmış seçkin kişilerdir.
Ruhsal yetenekleri gelişmiş kişilerin ifade ettiklerine göre
Büyük Piramit manyetik güç yayımını hala devam ettirmektedir. C.H. Williamson ‘un “Other Tongues
OtherFlesh “ ( Başka Diller
Başka Bedenler ) isimli eserinde belirttiğine göre
dünya dışı kökenli insanlar yapıyı meydana getiren çok iri taşları antigravitasyon ya da sonik yöntemlerle ilgili bilgileri uygulayarak yerleştirmişlerdi. Belki de bu insanlar aynı güçleri kendi uzay araçlarını hareket ettirmede de kullanıyorlardı.
Keops Piramidi ya da Büyük Piramit
Kahirenin 16.km. kadar batısındadır. Taban yüzeyi yaklaşık 53.000 m2’lik bir alanı kaplar. Orijinal yüksekliğinin 146 ile 148 m. arasında olduğu tahmin edilir. İnşa edildiği dönemde üzerinde bulunması gereken Kapak Taşı’nın artık olmaması nedeniyle şimdiki yüksekliği 137 metre kadardır. Yapılan hesaplara göre Büyük Piramit İngiltere’de Hz. İsa’dan bu yana inşa edilmiş olan tüm katedral
kilise ve şapellerden daha fazla taş kütlesine sahiptir.
Günümüz bilim dünyasının
nasıl olup da ortaya çıktığını açıklayamadığı Mısır uygarlığı
hem Mu
hem de Atlantis imparatorluklarının bu topraklar üzerinde kurdukları iki ayrı koloninin tufandan sonra
zaman içerisinde birleşmeleri ile meydana geldi. Her iki kolonide de başlangıçta tek Tanrılı din ve Ezoterik öğreti geçerliyken
Mu kolonisi bir süre sonra yozlaştı ve çok tanrılı inanca geçti. Atlantis kolonisi ise
Hermes (Toth) tarafından kurulmuştu ve Osiris Dini'ni uyguluyordu .
Osiris'in müridlerinden olan ve ondan 6 bin yıl sonra yaşayan Hermes
ya da diğer bir adıyla İdris
günümüzden 16 bin yıl önce
beraberindeki bir güç ile Atlantis'den Nil deltasına çıktı. Burada bir Atlantis kolonisi kurdu ve Osiris dinini Mısır'da yaymaya başladı. Sais'de bir tapınak inşa eden Hermes için
Mısır'ın ünlü "Ölüler Kitabı"nda
"ilahi kelamın efendisi ve ilahi sırların sahibi" denilmektedir.
Kuzey Mısır
Hermes döneminden
Firavun Menes dönemine kadar (M.Ö. 5.000) Hermetik rahipler tarafından yönetildi. Daha sonraları İdris Peygamber olarak tek tanrılı dinlerin efsanelerine giren Hermes'e Yunanlılar
aynı zamanda hem kral
hem büyük rahip
hem de din kurucu olması nedeniyle
üç defa büyük anlamına gelen "trimejit" sıfatını layık gördüler.
Bu noktada Hermes ve Mısır'daki kardeşlik örgütünün gelişimine kısa bir ara verip
büyük yıkıma
bir dönemin sonra erip yeni bir dönemin açılmasına yol açan Tufan'a değinmek gerekiyor.
Tufan
bazı bilim adamlarının iddia ettikleri gibi sadece Mezopotamya ve Ortadoğu ile sınırlı değildir. Aksine
tüm dünya insanlığının hafızasında silinemeyecek izler bırakmış olan bu felaketten en az etkilenmiş bölgelerin başında Ortadoğu gelmektedir.
Aynı anda iki dev kıtanın sulara gömülmesinen neden olan felaketten söz etmeyen
dini efsanelerinde
mitoslarında ona yer vermeyen millet ya da kavim yok gibidir. İskandinavyalılar
Hintliler
Yunanlılar
Yahudiler
Türkler
Kızılderililer
Polonezyalılar
kısacası dünyanın dört bir köşesinden tüm kavimler tufan olayından oldukça ayrıntılı biçimde bahsetmektedirler. Bunun yanısıra kutup buzullarının da en son 12 bin yıl önce çözüldükleri bilinmektedir. Tüm dünyanın değilse bile
okyanuslara uzak bölgeler ve yüksek yerier hariç her yerin dev dalgalar ve çözülen buzul sulan altında kalmasına yol açan bu felakete ne sebep olmuştur?
İnsanlığın neredeyse sonunu getirecek nitelikte olan bu felaketin nedeni hakkında üç ayn teori öne sürülmektedir.
Bunlardan ilki
uzaydan gelen çok büyük bir meteorun
dünyanın güneş yörüngesindeki ekseninde dahi sapmaya yol açacak kadar büyük bir şiddetle Mu kıtasına çarptığını iddia etmekte. Bu teoriye göre Pasifik çukurunun oluşması ve Mu kıtasından bu denli az tıelirti kalmasının ~ıedeni bu meteordur. Ancak bu teori
eksendeki sapma nedeniyle Atlantis'in de battığını öne sürerken
diğer kıtaların bu sapmadan niçin çok fazla etkilenmediklerine açıklık getirmiyor.
İkinci teori ise
James Churchward'ın öne sürdüğü
jeoloik nedelerle kıtalann batması teorisi. Churchward
Atlantis ve Mu kıtalannın denizden yükselmelerine
bu kıtalann altındaki büyük gaz kütlelerinin sebep olduğunu ve zamanla bazı noktalardan yeryüzüne çıkan gazların
içinde bulunduklan ceplerin boşalmasına neden olduklarının öne sürüyor. Churchward'a göre içleri boşalan bu ceplerin üzerindeki topraklar çökmüş ve kıtalar da bu nedenle batmıştır. Ancak İngiliz araştırnıacı
bu olayın iki kıtada birden aynı anda ya da çok kısa aralıklarla nasıl meydana geldiğini izah edemiyor.
Üçüncü teori ise
uygarlık ve teknolojide çok büyük aşamalar kaydeden Mu ve Atlantis'in birbirleriyle savaşmalan ve kendi sonlannı kendileri hazırlamalan teorisi. Büyük tufandan sadece 12 bin sene
kendi uygarlığımızın başlangıcı olarak kabul ettiğimiz tarihten itibaren de sadece 6 bin sene sonra atomik güçleri knllanabilecek aşamaya geldiğimiz düşünülürse
en az 70 bin yıl yaş-ış olan uygarlıklann bilim ve teknoloji alanlarında da hangi boyutlarda olabilecekleri tasavvur edilebilir. İnsanoğlunun hırsının geçmiş dönemlerde bugünkünden daha az olduğunu düşünmek için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Dünya hakimiyetini sağlamak için aynı düzeydeki iki kuvvetin çekişmesine sadece günümüzde rastlanabileceğini iddia etmek komik olur.
Bazı eski Tibet
Maya
Hindu belgeleri ile
Tevrat gibi Ortadoğu dini kitaplarında
bu iki uygarlık arasındaki savaşta kullanı- silahlar hakkında; efsane ile karışmış nitelikte çeşitli bilgiler günümüze kadar ulaşmıştır. İşte bu atomik
ve bugünkü teknolojimizin henüz bulamadığı
bilinmeyen daha güçlü bazı silahların topyekün kullanımı
iki kıtanın karşılıklı olarak aynı anda batmasına ve kutup buzullannı dahi eritecek bir sıcaklık şoku ile dev dalgaların oluşmasına neden olmuştur. Dev dalgalar tüm dünyayı kaplarken
sadece çok yüksek bölgeler ve tıer iki felaket noktasına da hemen hemen aynı uzaklıkta bulunan ve Akderıiz
Karadeniz
Kızıldeniz gibi nispeten kapalı bir denizin iç kesimlerinde olan yerler sel sulanndan datıa az etkilenmiştir. Nitekim
Nuh efsanesi ve benzeri efsanelerde görüldüğü gibi
kimi insanlar basit tahtadan teknelere binerek dahi
bu büyük felaketi atlatabilmiţlerdir.
Ancak
tufan sonrasında uygarlıkta gerileme kaçınılmaz olmuştur. Tibet
Maya
Mısır ve Mezopotamyâ da tufanı nispeten daha az etkili olması
buralardaki uygarlıkların belli bir düzeyde varlıklannı sürdürnıelerini sağlarken
dünyanın büyük bir bölümünde korkunç bir gerileme yaşanmıştır. Buralarda
boyğulmaktan her nasılsa kurtulmuş olanlar taş devrine geri dönmüşlerdir. İşte günümüz bilminin 5-6 bin yıl önce yaşandığını iddia ettiği taş devrinin altında yatan gerçek
bu gerilemedir.
Öte yandan
güneşten uzaklaşan gezegenlerin soğuması gibi
ana ışık kaynağından yoksun kalan
ayakta kalabilen tüm kardeşlik örgütleri ve dini öğreti okullan da benzeri bir gerilemenin içine girnıiş ve giderek yozlaşmışlardır. Bu yozlaşmayı nispeten yavaşlatabilen Tibet
Mısır ve Babil gibi merkezler ise bugünkü uygariığın beşiği olmuşlardır.
Günümüz Mısırologları Gize'deki Keops
Kefen ve Mikerinos piramitlerinin yapım tarihi olarak M.Ö. 3.000 yıllarını verirler. Ancak
bu tarih kesin değildir ve bazı uzmanlar bu pramitlerin söz konusu tarihten çok daha önce yapılmış olabileceklerini kabul etmektedirler.
Sadece Keops piramidinin yapımında 2 milyon 600 bin adet dev blok taş kullanılmıştır. Bu dev bloklar yüzlerce mil ötedeki taş ocaklarından çıkartılmış
yüzeyleri pürüzsüz denecek ölçüde düzeltilmiş
yapı alanına kadar taşınmış ve burada metrelerce yükseğe çıkartılarak birbirlerine birleştirilmiştir. Bu
3 bin yıl önceki teknoloji ile nasıl mümkün olmuştur? Uzmanlar
günümüz teknolojisini kullanarak dahi böyle bir yapının en az bir yüzyılda bitirilebileceğini söylemektedirler.
Gerçekte
bu üç büyük piramit tufan öncesi teknolojisi kullanılarak
Hermes rahipleri tarafından inşa edilmiştir ve bugün sanıldığı gibi sadece birer fıravun mezarı değildirler. Firavun mezarları olmalarının yanısıra piramitlerin asıl işlevleri
inisiasyon törenlerinin yapıldığı birer mabet olmalarıdır. Tufan sonrasında yapılmış olan ve ilk üçüne kıyasla çok daha küçük ve basit
adeta çocukça birer taklit niteliğinde olan diğer piramitlerin yegane işlevi ise fıravun mezarları olmalarıdır.
Yunanlı tarihçi Heredot
ilk üç piramidin ve sfenks gibi birçok gizemli eserin Tufan öncesinde yapıldığını doğruluyor . Mısırlı rahipler Heredot'a
bu piramitlerin tufandan önce Mısır'ı yöneten firavun Surid döneminde
Herrries rahiplerinin "üstadlık sırlarını" daha sonraki nesillere ulaştırmak amacıyla inşa ettiklerini ve aradan 341 nesil geçtiğini söylemişlerdir. Mısır'lı rahiplerin verdiği bilgiler doğrulsunda yapı- kabaca bir hesaplama piramitlerin günümüzden en azından 12-13 bin yıl önce yapıldıklarını ortaya koymaktadır.
Bu üç piramitten özellikle Keops piramidi ile ilgili bulgular
bu primamidin çok özel bir yapı olduğunu ve bulunduğu noktaya da özellikle yerleştirildiğini gösteriyor. Piramidin yapımında kullanı- ölçüler
binlerce yıldan bu yana matematik ve geometri bilimlerini kullanan büyük mimarların eseri olduğunun ispatı niteliğinde.
Edouard Schure'nin
inisiasyon törenleri için özel inşa edildiğini söylediği Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyon ile çarpımı
dünyanın güneşten yaklaşık uzaklığı olan 149 milyon kilometreyi vermektedir. Piramidin tam uç noktasından geçen meridyen
kara ve denizleri iki eşit parçaya böler. Keops aynı zamanda 30. paralel üzerindedir ve bulunduğu nokta
dünyanın diğer gizemli noktaları ile büyük bir uyum içinde birleşir. Piramitin tepesinden doğuya uzatı- dümdüz bir çizgi
Tibet'in başketi Lhassa'ya ulaşır. Bu noktadan 60 derecelik bir açıyla dönüldüğünde Atlantik okyanusuna
yani batık kıta Atlantis'e varılır. Yine bir 60 derece dönüldüğünde ise ulaşı- yer
Yukatan yarımadasındaki Maya piramitleridir.
Osiris'in müridlerinden olan ve ondan 6 bin yıl sonra yaşayan Hermes
Kuzey Mısır
Bu noktada Hermes ve Mısır'daki kardeşlik örgütünün gelişimine kısa bir ara verip
Tufan
Aynı anda iki dev kıtanın sulara gömülmesinen neden olan felaketten söz etmeyen
İnsanlığın neredeyse sonunu getirecek nitelikte olan bu felaketin nedeni hakkında üç ayn teori öne sürülmektedir.
Bunlardan ilki
İkinci teori ise
Üçüncü teori ise
Bazı eski Tibet
Ancak
Öte yandan
Günümüz Mısırologları Gize'deki Keops
Sadece Keops piramidinin yapımında 2 milyon 600 bin adet dev blok taş kullanılmıştır. Bu dev bloklar yüzlerce mil ötedeki taş ocaklarından çıkartılmış
Gerçekte
Yunanlı tarihçi Heredot
Bu üç piramitten özellikle Keops piramidi ile ilgili bulgular
Edouard Schure'nin
Hermes müridlerince inşa edildiği bu denli açık olan Keops piramidinin içinde varlığı saptanan çeşitli odalar
bunların ateş ve ölüm odaları olarak törenlerde kullanıladıklarını ortaya koymaktadır.
Keops piramidindeki bu gizemli mabetten kimler geçmedi ki? Musa
Orfe
Pisagor
Efiatun ve niceleri...
Hermes ve onun devamı olan başrahiplerin yönetimindeki Mısır
Ezoterik doktrinin barınağı ve okulu olageldi. Yönetici firavunların aynı Mu'da ve Atlantis'de olduğu gibi inisiye edildikleri ve rahipler örgütünün sembolik lideri oldukları Mısır'da Ezoterik sırlar da
bu güçlü örgütlenme sayesinde rahatlıkla korunabildi. Tüm rahipler
sırların dışarı çıkmaması ve öğretinin yozlaşmaması için ketumiyet yemini ederlerdi. Yemine titizlikle uyulmasını sağlamak için en küçük sırrı dahi ifşa edenlerin derhal öldürülmesi cezası konmuştu.
Keops piramidindeki bu gizemli mabetten kimler geçmedi ki? Musa
Hermes ve onun devamı olan başrahiplerin yönetimindeki Mısır
Bu arada
Mısır Ölüler Kitabı'nda anlatıldığına göre
Aday mabetten içeri girme konusunda israrlıysa rehberi onu dış avluya -ürüyor ve gözlerini açtıktan sonra oradaki görevlileri teslim ediyordu. Burada bir hafta kadar kalan aday
Sınav akş-ı aday
Aday bu geçitte zorlukla ilerlerken derinlerden gelen bir ses
Adayın buradan yegane kurtuluş şansı
Burada adayı
Bu mabetteki tüm sırları öğrenen aday daha sonra
Çırak
Başrahip burada
Işığın yavaş yavaş azalmaya yüz tuttuğu anda mezar kapağı açılır ve baş rahip çırağa müjdeyi verirdi; "Sen dün akş- öldün ve Osiris'in ışığını görerek yeniden doğdun. Artık
Bu açıklamadan sonra yeni üstad rahip
eğmelerini gerektirecek kadar alçaktı. Doğuda
"Hyorofan" adı da verilen baş rahip bu aşamada şöyle konuşurdu:
"Bu noktaya kadar gelmeyi baţaran sen
Tanrı Osiris
Bu Yüce Varlıktan çıkan insanlar da birer ölümlü Tanrıdır. Yüce Tanrıya ulaşmalarına çok az kalan Kamil İnsanlar ise
Bu sözlerden sonra yeni üstada
Kendisi de bir inisiye üstad rahip olan Musa'nın
PİRAMİTLERİN SIRRI VE NASIL YAPILDIKLARI HAKKINDA YORUMLAR...
§ Nuh tufanından sonra hersey sıfırdan baslamıs pıramıtlerse nuh tufanından once yapılan bır yapıt halen bu yapıtları cozemıyoruz cunku nuhtan oncekı bılıme sahıp degılız ewet mukemmeller ama cozecegız ( Anonim Yorum)
§ Belki size saçma gelebilir ama kuranda hz süleymanın cinlerden ve insanlardan oluşan bir ordusu vardı.aynı zamanda çinleri yapı ustası olarak çalıştırırdı ve rüzgarı istediği gibi idare ederdi kunlar kuranda yazılı ayetler şahsen ben inanıyorum bir diğer konuda hz nuh gemi yaparken yine cinlerin yardım ettiğini yazıyor boş konuşmadan daha iyidir araştırmak. (Bir baska anonim yorum)
Mısır'daki piramitlerin yapımı ile ilgili
iki olasılık sunuluyor: Uzaylıların yardımıyla yapıldığı veya rüzgârın yardımıyla bu kayaların yerinden oynatılabileceği
böylece piramitlerin inşa edilebileceği düşünülüyor.
Sevgili ziyaretçiler
yer çekimi diye bir olgu var. Dünyanın gravitasyonu. Ve yukarıya attığınız herşey
aşağıya düşmek mecburiyetindedir.
Nereye kadar?
Bir nesneyi
dünyanın çekim alanının dışına ulaştırdığınız noktaya kadar. Ulaştırabilirseniz
artık dünyaya düşmek diye bir olgu söz konusu olmaz.
Peki ne demek istiyoruz?
Şunu demek istiyoruz. Yer çekimi kuvveti bir kuvvettir
bir manyetik alan sistemidir. Bu kuvveti
gravitasyonu
negatif etkiyle yok edebilirsiniz. Uzayda tatbik edilen bir olgu; ama bizim dünya insanları henüz bunu bilmiyor. Aslında zor bir şey değil. Yani yeryüzünün çekim kuvvetini
karşı güçle yok etmek.
Yok ettiğiniz zaman ne oluyor?
Yok ettiğiniz zaman
o nesnenin ağırlığı sıfır oluyor ya da sıfıra istediğiniz kadar yaklaştırıyorsunuz. Sıfırdan öteye de geçirebiliyorsunuz. Yani negatif ağırlığa ulaşabiliyorsunuz. Eski Mısırlılar da bunu biliyorlardı.
Sevgili ziyaretçiler
Tutan Khamon'un mezarını açanların ard arda ölmesi
birtakım âlimleri inceleme yapmaya götürdü. İncelediler
acaba bu ölen insanlar neden ölüyor diye.
Ne çıktı biliyor musunuz?
Radyasyon.
Yani bundan bilmem kaç bin sene evvel
eski Mısırlılar atomu biliyorlardı. Onlardan da daha binlerce sene evvel dünya
atom harplerine şahit oldu. Yirmi bin sene evvel
havada uçan uçaklardan bahsediliyor. Bizim dünya insanları
onları Tanrı zannediyorlarmış o zaman. Hollandalı Erich von Däniken'in yaptığı araştırmaları
şöyle bir okursanız eğer
göreceksiniz ki; Popouluh denilen o efsaneleri yazan ressamlar
havada uçan tanrıların arabalarından bahsediyor.
Sevgili ziyaretçiler
bir mağarada bulunan resimle bu zamanın tekniğine göre yapılan bir resim ve havada uçabilecek modelde bir hava gemisi görüyorsunuz bir kişilik.
Rüzgâr nasıl kullanılmış olabilir
yelkenle mi? O kayaları kaldırabilmek için hangi büyüklükte bir yelkene ihtiyacınız var biliyor musunuz? Rüzgâr vasıtasıyla o kayaları yerinden kaldırabilmek öyle kolay bir olay değil
o mümkün görünmüyor. Onlar masal; ama uzaylılardan bir şeyler öğrenmek deyince
bunu doğru kabul edebiliriz veya eski Mısır'ın teknolojisini göz önüne getirirseniz
oraya ulaştırılması imkânsız görülen o devasa
muntazam şekilde kesilmiş kayaların oraya rahat rahat kaldırabileceğini görürsünüz.
Yapılan iş basit
maddenin içindeki yer çekimi kuvvetine
karşı kuvveti oluşturmak Yani maddenin ağırlığını
pozitif ağırlığını
sıfıra yaklaştırmak.
Ne demek istiyoruz?
Olay çok basit sevgili kardeşlerimiz.
Madde adını verdiğiniz sistem
elektronlardan ve karşıt elektronlardan oluşur. Karşıt elektronların ağırlığı negatiftir. Elektronların ağırlığı pozitiftir.
Bir hidrojen atomu
3676 tane karşıt elektronla 3676 tane elektrondan oluşur. Bu saydığımız elektron ve karşıt elektronların 3675 elektronuyla
3676 tane karşıt elektronu bir proton oluşturur merkezde. 3676. elektronsa çevrede döner. Bu bir hidrojen atomudur.
Elektronların ağırlığı
karşıt elektronların ağırlığının iki katıdır. Karşıt elektronların ağırlığı ise hem elektron ağırlığının yarısı kadardır hem de negatiftir. Yani 80kg'lık bir insan düşündüğünüz zaman
eğer bunu sadece elektronlar olarak tartabilseydiniz 160 kg tartacaktınız. Ama karşıt elektronları (-) 80kg olarak
160 kg'ın yarısını yok ettiği cihetle
o kişiyi 80 kg olarak tartıyorsunuz. Şimdi karşıt elektronların ağırlığını arttırdığını düşünün. Eşit oldukları zaman
ağırlık sıfır olmuştur. (-) elektronların ağırlıkları toplamıyla (+) elektronların ağırlıkları toplamı
birbirini götürmüştür. Kütle sıfır olmuştur.
İşte kütlesi sıfır olan böyle bir nesne
saniyede 300.000 km hızla hareket etmek mecburiyetindedir. Bunun adı fotondur. Bütün fotonlarda elektron ağırlıklarıyla karşıt elektron ağırlıkları birbirine eşittir ve her gamma fotonu bir elektronla bir karşıt elektrondan oluşur. Ağrılıkları eşit
aynı devir sayısına sahip. Olay bu kadar basit. Şimdi karşıt elektronların ağrılığını
daha öteye götürdüğünüzü düşünelim. Pozitif ağırlığı aştınız
o zaman negatif ağırlık fazla olduğu için maddenin kütle ağırlığı adım adım azalır. Karşıt elektronların ağırlığını arttırıcı metodu kullandığınızda maddenin ağırlığı azalır
azalır
azalır ve o koca kayalar parmağınızın ucuyla oynatabileceğiniz bir hüviyet alır. İşte bu kadar basit.
Tatbikatı mı?
Daha zamanı gelmedi. Ama ne olacağını biliyoruz. Nasıl yapılacağını biliyoruz. Öyleyse piramitleri yapma yöntemini uzaylılardan almışlarsa uzaylıların önerdikleri
tatbik ettikleri yöntem budur.
§ Nuh tufanından sonra hersey sıfırdan baslamıs pıramıtlerse nuh tufanından once yapılan bır yapıt halen bu yapıtları cozemıyoruz cunku nuhtan oncekı bılıme sahıp degılız ewet mukemmeller ama cozecegız ( Anonim Yorum)
§ Belki size saçma gelebilir ama kuranda hz süleymanın cinlerden ve insanlardan oluşan bir ordusu vardı.aynı zamanda çinleri yapı ustası olarak çalıştırırdı ve rüzgarı istediği gibi idare ederdi kunlar kuranda yazılı ayetler şahsen ben inanıyorum bir diğer konuda hz nuh gemi yaparken yine cinlerin yardım ettiğini yazıyor boş konuşmadan daha iyidir araştırmak. (Bir baska anonim yorum)
Mısır'daki piramitlerin yapımı ile ilgili
Sevgili ziyaretçiler
Nereye kadar?
Bir nesneyi
Peki ne demek istiyoruz?
Şunu demek istiyoruz. Yer çekimi kuvveti bir kuvvettir
Yok ettiğiniz zaman ne oluyor?
Yok ettiğiniz zaman
Sevgili ziyaretçiler
Ne çıktı biliyor musunuz?
Radyasyon.
Yani bundan bilmem kaç bin sene evvel
Sevgili ziyaretçiler
Rüzgâr nasıl kullanılmış olabilir
Yapılan iş basit
Ne demek istiyoruz?
Olay çok basit sevgili kardeşlerimiz.
Madde adını verdiğiniz sistem
Bir hidrojen atomu
Elektronların ağırlığı
İşte kütlesi sıfır olan böyle bir nesne
Tatbikatı mı?
Daha zamanı gelmedi. Ama ne olacağını biliyoruz. Nasıl yapılacağını biliyoruz. Öyleyse piramitleri yapma yöntemini uzaylılardan almışlarsa uzaylıların önerdikleri
Bir baska kaynagida incelersek...
- Mısır Piramitleri İlkel Zamanda Nasıl Yapıldı
İşte Cevap...
Keops'un Mimarı
Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından sayılır. Gerçekten de bu firavun mezarları üstün yetenekli mimarların yönetimi altında binlerce insanın çalışmasıyla gerçekleştirilmiş büyük bir başarıyı simgeler...
5000 yıl öncxe firavun Keops aynı zamanda iyi bir mimar olan baş veziri (bugünkü başbakan) ve yeğeni hemiunu'yu Kahire yakınlarında ki büyük Gize piramidinin yapımıyla görevlendirdi.Bu iş otuz yıldan daha uzun bir sürede tamamlanacak ve 2 500 000 m3 taş harcanacaktı.Mimar planları ve hesapları yaptı ama işi bununla bitmedi: Sık sık şantiyeye uğruyor işcilerin yaşantısını ve yemeklerini paylaşıyor. Bütün işciler onun gözünden hiç bir şeyin kaçmadığını biliyorlar ve sert çalışma disiplinine seve seve boyun eğiyorlar.Hemiunu çalışmalar bitinceye kadar 10.000 fazla işciyi şantiyede barındırmak zorundaydı; bu yüzden piramidini Nil kıyıları yakınında fakat çölün ortasında bir yere dikmeyi tercih etti.Yalnız nehrin taşma mevsiminde yanı yılda topu topu yüz gün çalışılacak.(BURAYA DİKKAT TAŞ BLOKLARIN NASIL TAŞINDIĞI ANLATILIYOR) Böylece suların yükselmesinden yararlanarak Nil'in öbür kıyısındaki Tura ocaklarından gelen iyi cins kalker bloklarını daha kolay taşıyabilecekler.Bu bloklardan bazıları yirmi tondan ağır çekiyor.Hemiunu işin en güç yanı olan bu taşıma sorununu doğrusu iyi çözümledi. Koca taş kütleleri devamlı sulanarak kaygan halde tutulan hafif eğimli bayırların tepesine yerleştiriliyor.Buradan kaydırılarak sallara yüklenen taşlar ırmağın karşı yakasına taşınıyor.Oradan da yüzlerce kişinin çektiği kızaklarla şantiyeye götürülüyor.
Irmak yatağına çekildiği zaman da bu taşları perdahlayıp düzeltmek gerekiyor; yapım yerinde bulunan bir kayanın içine oydukları bir mezar odalarını örtmek için bu taş levhaları kaplama olarak kullanacaklar...
Piramitleri inşa edenlerin köleler olduğu düşüncesinin yanlış olduğu belirtilirken
piramitleri inşa ettikleri belirtilen işçilerin mezarları kamuoyuna açıldı.
AA
11 Ocak. 2010 Pazartesi
KAHİRE - Mısır
geçen hafta bulunan
Gize piramitlerini inşa eden işçilere ait olduğu belirtilen mezarları kamuoyuna açtı.
Yaklaşık üç metre derinliğindeki mezarlarda 12 işçinin iskeletleri bulunuyor. Kuru çöl kumu ile işçilerin sonraki yaşamı için saklanan bira ve ekmek testileri sayesinde mükemmel bir şekilde korunmuş mezarlar
Piramitleri inşa edenlerin köleler olduğu düşüncesinin yanlış olduğunu belirten Mısır arkeoloji yetkilisi Zahi Havas
Havas
Antik Yunan tarihçisi Heredot piramitleri yapanların köleler olduğunu söylemiş
Piramitleri yapanların mezarları ilk kez 1990 yılında
(IHA) Mısır piramitlerinin çok yakınında piramitleri yapan işçi
Mısır Tarihi Eserler Kurumu Başkanı Zahi Havvas
Havvas
Piramitleri uzaylıların yaptığı şeklindeki iddialara da bu kabirlerin ışık tuttuğunu dile getiren Havvas
Heredot’un söylediği gibi 100 bin değil
Piramitlerin Sırrı Çözüldü
Fizikçiler ve kimyagerler
bilim gündemine bomba gibi düşecek bir açıklama yapmaya hazırlanıyorlar. Yıllardır kesme taştan yapıldığı düşünülen Giza Piramitleri’nin aslında beton dökülerek inşa edilmiş olduğu iddia ediliyor. Ama işin asıl şok edici kısmı M.Ö. 2520 yılında inşa edilen bu yapıda beton blokların nasıl kullanıldığı ve o blokların nasıl döküldüğü.
Hayatını bu işi kanıtlamaya adayan bir fizikçinin söylemi iddiaların ne denli kuvvetli olduğunu gösteriyor: “Tora ve Maadi taş ocaklarından çıkarılan taşlarla
piramitten alınan parçaları karşılaştırdık ve bazı anormallikler bulduk. İlk olarak taş ocağından çıkarmış olduğumuz taşların yapısına göre piramitte kullanılan maddenin yapısı çok daha karmaşık. Diğer taraftan kullanılan madde kimyasal reaksiyonda kristalleşmiyor. Eğer kullanılan madde sadece taş olsaydı bu durumun hiçbir açıklaması olmazdı. Akla ve bilime uygun düşen tek açıklama piramitlerin beton yardımıyla inşa edilmiş olmasıdır.”
Taşın doğal yapısında sıva var mı?
Yapılan araştırmalar sonucu blokların etrafında bir sıva maddesine de rastlandı. Bazı bilim adamları bunun taşların doğal yapısından kaynaklandığını zamanla bütün taşların etrafından bir tabakanın ayrılabileceğini iddia ediyor. Böyle bir durum biraz imkânsız gibi… Çünkü yapılan incelemelerde bu tabakanın doğada hiçbir maddede bulunmayan bir değerde magnezyum ve silisyum içerdiği ortaya çıktı. Ayrıca gelişmiş mikroskobik araştırmalar da yapılmış. Bu araştırmalarda da ortaya çıkan sonuç bu blokların betondan yapıldığını kanıtlar nitelikte. Gilles Hug adlı bilim adamı ise “Tartışmaya gerek yok! Bu maddenin katkısız taş olmadığı açık ve seçik ortada” diyecek kadar kendinden emin.
Şok edici bir başka durum ise piramitlerdeki maddelerin
Bilim adamlarının fikir birliğine varamadıkları bir başka nokta ise beton blokların piramitlerin tepe noktasında mı yoksa temelinde mi kullanıldığı sorusu. Bu görüşlerin hiçbirine katılmayan bir bilim adamı var o da Joseph Davidovits. Ona göre piramitler baştan aşağı beton bloklardan inşa edilmiş. Gerçekten de Mısırlılar uzun zaman önce yığılmış taşların imalatına başlamışlardı. Sert
Maddelerin birbirinden farklılığını öğrenmek için bazı kimyasal incelemeler gerekiyor. Örneğin pH değerleri
Bu blokların betondan olduğunu varsayalım. Peki tonlarca bloğu nasıl taşıdılar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder