MAJESTIC 12 OPERASYON EKİBİNİN BAŞKAN ADAYI, DWIGHT D. EISENHOWER İÇİN HAZIRLADIĞI BRİFİNG DOKÜMANI –18 KASIM 1952:
UYARI: Bu çok gizli ve sadece yetkili kişilerin görüşüne açık bir dokümandır ve Amerika Birleşik Devletlerinin ulusal güvenliğiyle ilgili özel olarak hazırlanmış bilgiler içermektedir. Belge yalnızca Majestic-12 tarafından izin verilen kişiler tarafından incelenebilir. Belgenin kopyalanması, çoğaltılması ya da içerdiği bilgilerle ilgili notlar alınması kesinlikle yasaklanmıştır.BRİFİNG YETKİLİSİ: AMİRAL ROSCOE H. HILLENKOETTER (MJ-1)
NOT: Bu döküman yalnızca bir ön brifing olarak hazırlanmıştır ve takip edecek tam operasyon brifingi için bir başlangıç niteliği taşımaktadır.
24 Haziran 1947'de Washington Eyaleti'ndeki Cascada dağları üzerinde uçmakta olan sivil bir pilot, dokuz disk biçiminde uçan cismin belirli bir düzen içinde ve çok yüksek hızda seyahat etmekte olduğunu gözlemlemiştir. Bu, bu tip cisimlere dair bilinen ilk gözlem olmadığı halde, halk arasında ve medyada geniş yankı uyandıran ilk olaydır. Bu olayı, benzeri yüzlerce gözlem raporu izlemiştir. Bunlardan pek çoğu güvenilirlikleri yüksek askeri ve sivil kaynaklardan gelmektedir. Bu raporlar üzerine harekete geçen Ordu'nun çeşitli birimleri bu cisimlerin özellikleri ve amaçları konusunda ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda birbirinden bağımsız araştırmalar yapmıştır. Tanıklardan bazılarıyla röportajlar yapılmış; uçuş halinde olduğu bildirilen diskleri takip etmek için uçaklar gönderilmiş, fakat bu denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Halkın tepkileri bazen histeri sınırlarına varmıştır.
Bütün bu çabalara karşın, New Mexicolu bir çiftçi bu cisimlerden birinin Roswell Ordu Hava Üssü'nün (şimdiki Walker Üssü) 75 mil kuzeybatısında düştüğünü bildirene kadar, cisimler hakkında çok az bilgi edinilebilmiştir.
7 Temmuz 1947'de bu cismin enkazının kaldırılarak bilimsel analizinin yapılması amacıyla gizli bir operasyon başlatılmıştır. Bu operasyon sırasında, havadan yapılan keşifte aracın patlamasından önce dört küçük, insan benzeri varlığın araçtan dışarı fırladığı fark edilmiştir. Bunlar enkaz alanının yaklaşık 2 mil doğusunda yere düşmüşlerdir. Üçü ölü, biri yaralı fakat sonradan oda ölmüştür. Cesetleri bulunmalarından önce geçen yaklaşık bir haftalık zaman zarfında dış faktörlerin etkisine maruz kaldığından feci şekilde bozulmuştur. Özel bir ekip bu bedenlerin incelemek üzere kaldırılmaları görevini üstlenmiştir. Aracın enkazı da kaldırılmış Ve birkaç farklı yere taşınmıştır. Bölgedeki sivil ve askeri tanıklar sorgulanmış ve habercilere etkileyici bir örtbas hikayesi anlatılarak bu cismin yanlış yola sapan bir hava gözlem balonu olduğu söylenmiştir.
Doğrudan Başkan'ın emirlerine göre hareket eden General Twining ve Dr. Bush tarafından organize edilen gizli araştırma sonucunda, 19 Eylül 1947'de, bu diskin kısa menzilli bir keşif aracı olduğu kararına varılmıştır. Bu karar aracın büyüklüğüne ve içinde herhangi bir erzak bulunmamasına dayanılarak verilmiştir. Dr. Bronk da aracın ölü dört mürettebatı üzerinde benzer bir analiz yapmıştır. Bu grubun konuyla ilgili olarak 30 Kasım 1947'de aldığı öneri niteliğindeki karara göre, bu yaratıklar her ne kadar görüntüsel olarak insana benzeseler de, biyolojik ve evrimsel gelişimleri homosapien'lerden oldukça farklıdır. Dr. Bronk'u ekibi bu yaratıkların daha belirleyici bir tanım bulunana kadar “Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar” –EBE'ler olarak adlandırılmalarını önermiştir.
Bu araçların dünya üzerindeki herhangi bir ülkeden gelmedikleri kesinleştiği için, kökenlerinin neresi olduğu ve buraya nasıl geldikleri konusunda pek çok tahmin yürütülmüştür. Olasılıklardan biri Mars'tır, fakat bazı bilim adamları, özellikle Dr. Menzel, bu varlıkların başka bir güneş sisteminden geldiklerini savunmaktadırlar.
Enkazda bir tür yazı formu olduğu sanılan birtakım örnekler bulunmuştur. Bunların şifrelerinin çözülmesi yolundaki çabalar geniş ölçüde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Aracın itici gücünün nasıl çalıştığını, sahip olduğu güç kaynağının özelliklerini ve iletim şeklini belirleme çabaları da aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu konudaki araştırmalar; aracın tanımlanabilir kanatlara, pervanelere, jetlere ya da alışılmış başka tür bir itici güç sistemine sahip olmaması, ayrıca metalik elektrik tertibatı, vakum tüpleri veya benzeri herhangi bir elektronik parçasının bulunmaması yüzünden karmaşıklaşmıştır. Aracın itici güç sisteminin kazaya yol açan patlamada tamamen tahrip olduğu düşünülmektedir
söz konusu araçlar, performans özellikleri ve amaçları konusunda olabilecek en fazla bilgiyi edinme ihtiyacı, Aralık 1947'de ABD Hava Kuvvetleri SIGN Projesi olarak bilinen girişimin başlatılmasına yol açmıştır. Gizliliği korumak amacıyla, SIGN ve Majestic-12 arasındaki bağlantı Hava Malzeme Kuvvetleri İstihbarat Bölümü'nden iki kişi ile sınırlandırılmıştır; bu kişiler birtakım bilgileri kanallar aracılığıyla iletmekle görevlendirilmişlerdir. SIGN, Aralık 1948'de GRUDGE Projesi'nin kapsamına alınmıştır. Operasyon, şu anda BLUE BOOK kod adı altında, projenin başı olan Hava Kuvvetleri yetkilisi ile bağlantı içinde sürdürülmektedir.
6 Aralık 1950 günü, muhtemelen benzeri kökenli ikinci bir cisim, atmosfer içinde uzun bir yolculuk yaptıktan sonra, Teksas-Meksika sınırındaki El Indio-Guerrero bölgesinde büyük bir hızla yere çakılmıştır. Araştırma ekibi olay yerine vardığında cismin kalıntılarının neredeyse tamamen yanmış olduğunu görmüşlerdir. Kurtarılabilen parçalar incelenmek üzere Sandia, New Mexico'daki A.E.C. binasına gönderilmiştir.
Bu olayların ulusal güvenlik açısından taşıdıkları anlam önemini korumaktadır, çünkü bu ziyaretçilerin motivasyonları ve niyetleri hiçbir şekilde bilinmemektedir. Bunlara ek olarak, bu araçların gözlemlerinde bu yılın Mayıs ayında başlayan ve sonbaharda da devam eden bir patlama yaşanmış, bu da çok yakında yeni gelişmelerin olabileceği yönünde derin kaygılar doğurmuştur. Bu nedenle, uluslararası ve teknolojik kaygılardan ve halk arasında oluşabilecek bir paniği engelleme ihtiyacından dolayı, Majestic-12 ekibi, bu konudaki katı güvenlik tedbirlerinin yeni yönetim tarafından da uygulanması gerektiğini düşünmektedir. Ayrıca MJ-1949-04P/78 kodlu gizli plan, kamuoyuna bir açıklama yapma gereğinin baş göstermesi ihtimaline karşı sürekli olarak hazır tutulmalıdır.
SAVUNMA SEKRETERİNE GÖNDERİLEN MEMORANDUM
Sayın Savunma Sekreteri Forrestal,
Bu konu hakkında yakın zamanda yaptığımız konuşmaya istinaden, bu mektupla size gereken tüm hızla ve dikkatle girişiminizi sürdürme yetkisi tanınmaktadır. Bundan böyle söz konusu olaydan yalnızca Majestic-12 operasyonu olarak bahsedilecektir.
Konunun son düzenlemesine ilişkin ileride ortaya çıkabilecek hususların, yalnızca, sizinle konuyla ilgili görüşmelerini sürdürecek olan Başkanlık Ofisi, Dr. Bush ve Merkezi İstihbarat Direktörü arasında kalması gerektiğini hissediyorum.
İmza
Dwight D. Eisenhower
Başkan
8 TEMMUZ 1947 TARİHLİ FBI TELETAYP MESAJI
FBI DALLAS 7-8-47 18:17
CINCINNATI ACELE
UÇAN DAİRE, MERKEZİ BÜROYU İLGİLENDİREN BİLGİ
8. Hava Kuvvetleri büromuzu arayarak, bugün Roswell, New Mexico yakınlarında uçan daire olduğu sanılan bir cisim ele geçirdiklerini bildirmiştir. Disk, altıgen biçimindedir ve yaklaşık 6 metre çapında bir balondan kablo ile sallandırılmış halde bulunmuştur. Bulunan cismin radar yansıtıcılı bir hava balonuna benzediği bildirilmiştir, fakat 8. Hava Kuvvetleri'yle Wright Üssü arasında yapılan telefon görüşmesi bunu doğrulamamaktadır. Disk incelenmek üzere özel bir uçakla Wright Üssü'ne gönderilmiştir. Ofisinize bilgi verilmesinin nedeni olayın ulusal çıkarlarla ilgili olmasıdır.
Roswell Olayı Gazete Haberleri
UFO'larla çok az ilgilenen insanlar bile Roswell olayını duymuştur, çünkü 8 Temmuz günü Teğmen Walter Hult tarafından yapılan basın açıklamasından sonra 30'dan fazla Ulusal Amerikan gazetesiyle birçok yabancı basın kazayla ilgili haberleri manşetten vermiştir. Kaza eski bir tarihte gerçekleştiğinden, gazete haberleri olay hakkında elimizde bulunan en güvenilir kayıtlardandır.RAAF Askeri Üssü Roswell Bölgesi'ndeki Arazide Uçan Daire Ele geçirdiRoswell Daily Record –8 Temmuz 1947, Salı
Uçan Daireyle İlgili Detaylar Açıklanmadı
Roswelli Hırdavatçı ve Eşi Diski Gördüklerini Söyledi
Roswell Ordu Hava Üssü'ndeki 509. Bombardıman Grubu İstihbarat Departmanı, bugün öğleden sonra yaptığı açıklamada bir uçan daire ele geçirdiklerini duyurdu.Departmanın yaptığı açıklamaya göre disk, ismi verilmeyen bir çiftçinin ( sonradan Mac Brazel olduğu açıklanacak) Şerif Wilcox'a başvurması üzerine harekete geçen İstihbarat görevlisi Binbaşı J.A. Marcel yönetimindeki askeri ekip tarafından Roswell yakınlarında bir çiftlikte bulundu.
Açıklamada Binbaşı Marcel ve ekibinin çiftliğe giderek diski üsse götürdükleri belirtildi. Disk buradaki istihbarat görevlileri tarafından ön incelemeden sonra daha üst bir karargaha gönderildi. İstihbarat Departmanı, uçan dairenin yapımı ya da görünümü hakkında detaylı bilgi verilmediğini söyledi.
Roswell kasabası sakinleri arasından Mr. ve Mrs. Dan Wilmot UFO olduğunu sandıkları cismi gördüklerini söyledi. Wilmot'lar geçtiğimiz Çarşamba gecesi saat 22.00 sularında sundurmalarında otururken, gökyüzünde geniş, parlayan bir cisim belirdi; cisim kuzeybatı istikametine doğru büyük bir hızla yol almaktaydı. Dan Wilmot eşine cismi gösterdi, birlikte onu izlemek için bahçeye indiler. Wilmot'un tahminine göre cisim yaklaşık 40-50 saniye kadar görüş alanında kaldı. Wilmot, cismin yaklaşık 1500 feet yükseklikte olduğunu ve tahmini hızının saatte 400-500 mil olduğunu söyledi. Cisim oval biçimliydi ve ters çevrilerek birbirine yapıştırılmış iki tabağı andırıyordu. Gövdesi sanki içinden ışık geçiyormuşçasına parlıyordu, fakat ne içinden ne de altından ışık geliyor gibi değildi. Wilmot, bulunduğu yerden cismin yaklaşık 1.5 metre çapında gibi göründüğünü, fakat uzaklık hesap edildiğinde cismin tahmini olarak 4.5-6 metre çapında olduğunun ortaya çıktığını belirtti.
Wilmot'un hiç bir ses duymadığını söylemesine rağmen Mrs. Wilmot çok kısa bir süre için bir ıslık sesi duyduğunu bildirdi. Cisim güneydoğu yönünden gelmiş ve 6 mil uzaktaki bir tepenin üzerinde yükselerek kaybolmuştu.
Kasabadaki en saygıdeğer ve güvenilir kişilerden biri olan Dan Wilmot, hikayeyi kendine sakladı ve başka birinin çıkıp cismi gördüğünü söylemesini bekledi. Wilmot nihayet bugün, RAAF'ın açıklamasından sadece birkaç dakika önce, daha fazla beklememeye ve ortaya çıkıp gördükleri hakkında konuşmaya karar verdi. "
Roswell Daily Record'un aynı sayısında yayımlanan bir başka haber de oldukça dikkat çekicidir. Haber sadece Portland'da Roswell kazasıyla eşzamanlı olarak gerçekleşen UFO gözlemlerinden bahsetmekle kalmıyor, aynı zamanda Roswell'deki enkazın gizli bir Mogul balonunun kalıntısı olduğu yönünde daha sonra yapılacak resmi açıklamaların geçersizliğini de kanıtlıyordu.
Hava Kuvvetleri Generali Ordu'nun Deney Yapmadığını Söylüyor
Portland, 8 Temmuz- Ordu Hava Kuvvetleri Malzeme Komutanlığı'ndan Tuğgeneral Nathan Twining bugün yaptığı açıklamada, uçan daire gözlemlerinin Silahlı Kuvvetler tarafından yapılan herhangi bir deneyle ilgili olmadığını bildirdi. Twinning şöyle devam etti: “Ordunun hiçbir birimi, bir uçan daire ya da uçan daire oluşumları olarak algılanabilecek hiçbir uçak, misil ya da başka bir hava aracı test etmemektedir.”ABD Ordusu bir Uçan Daireyi İnceleyecek
TIMES –8 Temmuz 1947, Salı
Ordu'nun New Mexico'daki Roswell kasabasında “uçan daire”ye benzer bir cisim bulunduğu yönündeki açıklamasından sonra, 8. Hava Kuvvetleri Kumandanı da cismin incelenmek üzere Ohio'daki Wright Üssü Araştırma Merkezi'ne gönderildiğini söyledi.Fakat, General Ramey'in RAAF'ın basın açıklamasını yalanlamasından sonra Roswell hikayesi basının gözünde bir gecede önemini yitirdi. Ertesi gün Daily Record ön sayfasını Ramey'nin açıklamasına ayıracaktı: General Ramey Roswell Uçan Dairesini Yalanladı: Ramey Heyecana Gerek Yok Dedi -General Ramey diskin bir meteoroloji balonu olduğunu söylüyor.
Roswell olayını yalanlayan haberler bunu takip eden günlerde de gazetelerde yer almaya devam etti. Yine de Ramey'in açıklamasından iki gün sonra Roswell Daily Record'da çıkan şu haber oldukça dikkat çekiciydi:
Uçan Daire'yi Bulan Çiftçi Anlattığına Pişman
Roswell Daily Record, 10 Temmuz 1947
Corona'nın 30 mil güneydoğusundaki Lincoln kasabasında yaşayan 48 yaşındaki çiftçi W.W. Brazel bugün, Ordu'nun ilk başta uçan daire olarak tanımladığı cismi bulma hikayesini anlattı. Bulgusunun bu kadar dikkat çekmesinden rahatsız olan Brazel, bundan sonra bomba dışında herhangi bir şey bulursa kesinlikle kimseye bahsetmeyeceğini de sözlerine ekledi…Brazel, çiftlik alanında daha önce iki meteoroloji balonu bulduğunu, fakat bu kez bulduğu şeyin bunlara kesinlikle benzemediğini belirtti: “Bulduğum şeyin bir hava gözlem balonu olmadığına eminim. Fakat bir daha bomba dışında herhangi bir şey bulursam, bu konuda konuşmamı sağlayamayacaklar.Görüldüğü gibi haberde, Ordu'nun tüm yalanlamalarına karşın Brazel ilk ifadesine sadık kalmakta ve bulduğu enkazın bir meteoroloji balonuna ait olmadığını ısrarla tekrar etmektedir.
Roswell Olayı Resmi Açıklamaları!!
ÖRTBAS DEVAM EDİYOR!...
Hava Kuvvetleri Roswell Bildirisi -1994
Hava Kuvvetleri, Temsilciler Meclisi Üyesi Steven Schiff'e ve başlattığı araştırmaya bir cevap olarak, 1994 yılında Roswell olayıyla ilgili bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Hava Kuvvetleri tarafından açıklanan raporda şöyle denilmektedir:“Hava Kuvvetleri yaptığı araştırmada, Roswell Olayının bir UFO olayı olduğu yönünde hiçbir bilgiye rastlamamıştır. Eldeki tüm resmi belgeler, her ne kadar doğrudan Roswell'le ilgili değilse de, Brazel çiftliğinden kaldırılan enkazın büyük olasılıkla Mogul Projesi balonlarından birine ait olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre o dönemde gazetelerde de yer alan, enkazın bir meteoroloji balonuna ait olduğu açıklaması, radar hedeflerinde Mogul balonlarıyla normal meteoroloji balonları arasında görünüş açısından bir fark olmamasından kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde döneme ait resmi kayıtlarda, konuyla ilgili gizli bir askeri operasyon ya da güvenlik aktivitesi yürütüldüğüne dair hiçbir işaret bulunmamaktadır… Hava Kuvvetleri kayıtları incelenmiş, fakat Hava Kuvvetleri'nin bir “uzaylı” bedeni ele geçirdiği ya da bir örtbas operasyonu yürüttüğü yolunda en ufak bir kanıt bile bulunmamıştır.”
GAO Roswell raporu
ABD Genel Muhasebe Ofisi (GAO) tarafından, Temsilciler Meclisi Üyesi Steven Schiff'in talebi üzerine hazırlanan “Roswell, New Mexico Yakınlarındaki 1947 Kazası ile İlgili Kayıtların Araştırma Sonuçları” başlıklı rapor Temmuz 1995'te yayımlanmıştır. Raporda, GAO konu hakkında yaptığı araştırmayı özetlemekte ve bu araştırma sonucu su yüzüne çıkardığı birtakım belgeleri kamuoyuna sunmaktadır.509. Bomba Grubu'nun Roswell Üssü'nde bulunan tarihçesinde, Danışma Ofisi'nin söz konusu ay boyunca, 509. Bomba Grubu'nun himayesinde olduğu rapor edilen ‘uçan daire' hakkındaki soruları cevaplamakla meşgul olduğu açıkça belirtilmektedir.
GAO, raporunda Roswell'de olanlar hakkındaki spekülasyonlara fazla yer vermemiş, ve döneme ait Roswell Ordu Hava Üssü (RAAF) kayıtlarının anlaşılmaz bir şekilde yok edildiğini bildirmiştir. Bu kayıtlar Mart 1945-Aralık 1949 dönemi RAAF idari kayıtlarını ve Ekim 1946-Aralık 1949 döneminde RAAF'tan gönderilen mesajları kapsamaktadır.
GAO'nun raporunu açıklamak için bir basın toplantısı yapan Temsilci Schiff de GAO'nun bulgularının Roswell hakkındaki tartışmaların sonuçlanmasını sağlamayacağını söylemektedir. Schiff, CNN TV programcısı Larry King'le yaptığı röportajda şöyle demiştir: “Olaydan 50 yıl sonra bile, herkesi tatmin edecek bir açıklama yapmak için yeterli kanıt bulunmamaktadır. Bence tartışmalar devam edecek ve GAO raporu sadece tartışmaları daha da alevlendirecek.”
YENİ BİR ÖRTBAS!!
Roswell Raporu: Dava Kapandı -1997
1994 yılında yayınlanan Roswell hakkındaki ilk Hava Kuvvetleri raporunda, çiftçi Mac Brazel tarafından bulunan enkazın Hava Kuvvetleri tarafından yürütülen MOGUL kod adlı bir araştırma projesi kapsamında uçuş yapan bir balona ait olduğu söylenmekteydi. Bu rapor nihai gibi görünse de, Hava Kuvvetleri, 1947'de New Mexico'daki ikinci enkaz alanında bulunan uzaylı bedenleriyle ilgili iddiaları yanıtlayan yeni bir rapor hazırlama gereği duymuşturYeni raporun şu noktalar üzerinde durulmuştur:
- Uzaylı bedenleri gördüğünü bildiren tanıklar genel anlamda doğruyu söylemektedirler;
- Fakat, bu tanıklar gözlemedikleri olayların meydana geldiği tarih ve olayların detayları konusunda ciddi ölçüde yanılmaktadırlar. Tanıklar, geçmişte farklı zamanlarda meydana gelen birkaç olayı tek bir olay gibi algılamaktadırlar ve bu olaylardan her biri olağan Hava Kuvvetleri aktiviteleridir.
- Hava Kuvvetleri, gözlemlenen bedenlerin aslında bilimsel ve mühendislikle ilgili deneylerde kullanılan ve balonlarla yukarılara taşınan antromorfojik test mankenleri olduğunu iddia etmektedir.
- Bazı tanıkların ifadelerini aydınlatabilmek için bunlar dışında Mogul balonu açıklamasına da ihtiyaç duyulmuştur; bu yüzden Hava Kuvvetleri yeni raporunda, Roswell olayıyla ilgili ifadelerin hem bir Mogul balonunun, hem de cansız mankenler taşıyan bir balonunun gözlemlenmesi sonucu oluştuğunu ve tanıkların bu iki olayı tek bir olay gibi yorumladıklarını söylemektedir.
Roswell'e Düşen UFO
New Mexico'nun, Roswell bölgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir çift, evlerinin yakınında UFO gördüklerini bildiriyorlar. Bölgedeki ilk işaret böylece verilmiş oluyor.
4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere çakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parçalar, William Mac Brazel adlı çiftçinin arazisinde bulunuyor. Aralarında"Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu çok sayıda tanık, UFO'nun yere düşerken çizdiği rotayı gözlemlediklerini bildiriyorlar.
5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bölgeyi ziyaretçilere kapatıp uzay cismine ve içinde bulunan mürettebata el koyuyorlar. Aynı gün, çiftçi Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gözden kaçmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.
6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol çalışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.
7 Temmuz 1947: Roswell şehri güvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parçaları teslim alıyorlar.
8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parçalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henüz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gün askeri yetkililer, gazetede çıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.
Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız türden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hükümeti UFO gerçeğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava üssüne taşındı. Dünya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik özelliklerini dünyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gerçekleştirildi ve otopsi çalışmaları filme alındı.
Orduda görevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tüm çevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını açıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla süren bu filmde, belki de dünyanın en büyük sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hükümet tarafından açığa çıkarılmadı. Ancak bazı iddialara göre, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...
Günümüze gelindiğinde, filmin dünya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına göre, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını çıkartmayı başarmıştı.
1993 yılında Santilli, büyük şirketler adına çalışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar önce Amerikan Hava Kuvvetleri'nden çaldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerçeğin dünya insanıyla paylaşılması gerektiğini söylüyordu.
Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir çek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dünya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşça dışarıya sızmaya başladı.
Film önce BBC aracılığıyla dünyaya tanıtıldı. Başlangıçta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gösterilirken kısa sürede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bölgelerinde en çok satan dergi kapaklarında görülmeye başlandı. Karşı çıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile türlü fikirleri öne sürüyorlardı artık...
Acaba çağdaş dünya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini görme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gerçek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi görünüyordu...
Oysa ülkelere ve dönemlere yayılmış biçimde, kaçırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon çıkartmak mümkündü. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden önce herkesçe bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:
UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 metre civarında.
- Baş, insan görünümü taşısa da bedene kıyasla çok büyük kalıyor.
- Gözler büyük ve çukura kaçmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gözünden çok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine çekik.
- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek çıkıntılara sahip değiller.
- Burun göze çarpmayacak kadar belirsiz.
- Ağız düz bir çizgi veya yarık biçiminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşçasına silikleşmiş.
- Boyun dikkati çekecek kadar ince.
- Saçlar... Kimi tanıklara göre uzaylıların saçları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bölgesinde hafifçe renkli bir leke gördüklerini söylüyorlar. Bedenin hiç bir bölgesinde tüye rastlanmıyor.
- Gövdenin tümü zayıf ve küçük olarak tanımlanıyor. Olayların çoğunda gövde bir tür giysi ya da üniforma ile örtülmüş durumda. Karında göbek deliğine rastlanmıyor.
- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.
- Eller, dört parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gözlemciler tırnaklardan söz ederken, başkaları tırnak görmediklerini belirtiyorlar.
- El ve ayaklan tanımlayacak genel özellikler yok.
- Cilt rengi tanıkların gözlemlerine göre bej, güneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gözlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kaçan gri ten renginden söz ediliyor.
- Uzaylıların diş yapısı hakkında hiç bir şey bilinmiyor.
- Üreme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek üreme organına sahip olmadıklarını söylüyor. Klonlama ya da dünyada henüz bilinmeyen farklı yöntemlerle üredikleri düşünülebilir.
- Kimi olaylarda dünya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışçasına birbirinin eşi, benzer görüntüler ve biyolojik özellikler taşıyorlar.
- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.
- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.
- Beslenme... Katı ve sıvı besin ürünlerini tanımıyorlar. Ele geçen UFOların hiç birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bölgeye sahip değiller.
- Söz konusu özellikler taşıyan dünya dışı varlıklara genelde insansı ya da hümonoid adı veriliyor. Ancak hangi güneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim güneş sistemimizin farklı bir bölgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.
Ayrıntılarını seçmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gözler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.
Ne başta, ne de bedenin diğer bölümlerinde tek bir tüye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın içinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mümkün değil. Erkek ya da dişi olduğunu gösterir üreme organları bulunmuyor çünkü.
Buraya kadar Roswell yaratığının dış görüntüsü 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer özellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu görüyoruz. Çünkü Roswell varlığı oldukça kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda söylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...
Sonra izole edici beyaz giysilere bürünmüş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parçalamaya başlıyorlar. Bisturi (görebildiğimiz kadarıyla) önce göğüs ve karın boşluğunu iki yana açıyor... Bedenden dışarı çıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla çekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.
Gerçek mi, yoksa dünyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da göz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu ölü uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki görüntü, bir uzaylının bedeninden çok, bir mankene benzemeye başlıyor...
Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin düzmece olma ihtimali üzerinde duruyorlar. Onlara göre dünya dışı bir varlık, iç organları ele alınmadan önce dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parçalanıyor. Doktorlar sanki cesedi önceden çok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni açmaya başlıyorlar.
Roswell Otopsisi'nden bir görüntü
Başın büyüklüğüne göre ise kafatasından çıkartılan beyin çok küçük kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun büyüklükte olması gerekir. Bu otopsi gerçek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dünyayı sarsacak bu olay için en iyi patologları çağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği düşündürücü.
Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Çünkü gerçek bir ölüm sonrası incelemede varlığın ağzı açılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Ölü olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı biçimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru açılmış. Böyle bir rastlantı kabul edilemez, ölüm sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi görüntü alamaz.
Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak söz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde üretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki geçmişte üretilmiş bir filme alınmıştı.
Dünya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, ünlü yönetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili çekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yönetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Üçüncü Türden Yakın Karşılaşmalar" ve"E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir üçleme yapmak istiyordu.
Büyük olasılıkla çekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu örgütün adıydı. Bilim ve sanat çevreleri, Spielberg'in yeni filminde gerçek belgesel görüntülerle kendi çekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu görüntüler Spielberg'in yeni filmi için özenle çekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?...
Tüm bu sorular UFO çevrelerini kuşkuya düşürürken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey özellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tüm nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını üretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figürler, usta ışıkçılar ve özel efektler sayesinde inanılmaz derecede gerçek görüntüsünü verebiliyordu...
Olaylar gittikçe dağılırken, parçalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuç bugün bile şüpheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gerçekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hükümeti'nin UFO gerçeğini küçültmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gözünde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.
Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını önce kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parçaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri sürdü. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parçalanan uzay cismine UFO ya da Uçandaire adı verilse de, Roswell olayında parçalanan cisim üçgen biçimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gözleminde karşılaştığı üçgen biçimli uçan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parçalanan UFO'dan çıkan varlıkların yaşadıklarını söylediler...
Siyah beyaz görüntülerinden tanıdığımız ölü uzaylı büyük bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek için, mutlaka gerçeğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası çıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cümleyle, belki de en güzel şöyle toparlayabiliriz: Olay gerçek, ancak ekranlara yansıyan görüntüler sahte...
Kaynak: www.gizliilimler.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder