Evrendeki her nokta Allah’ın yarattığı sayısız güzellikle doludur. Etrafımıza göz gezdirdiğimizde karşılaştığımız her şey; yemyeşil yapraklarla süslü dalları göğe yükselen ağaçlar, rengarenk çiçekler, sevimlilikleriyle insanın şefkat ve merhamet hislerini coşturan kediler, köpekler, tavşanlar, sincaplar, civcivler, papağanlar, heybetleriyle kendilerine hayran bırakan kaplanlar, aslanlar, atlar, tatları, koku ve estetik görünümleriyle insanı cezbeden meyveler, sebzeler, yiyecek ve içecekler, masmavi gökyüzünü saran bulutlar, Ay, Güneş, karanlıkta ışıl ışıl parlayan yıldızlar, ihtişamla yükselen dağlar, yeryüzününün büyük çoğunluğunu kaplayan denizler, okyanuslar ve saymakla bitirilemeyecek daha pek çok güzellik… Her biri Allah’ın muhteşem sanatının eşsiz örneklerindendir.
Denizin üzerinde sakin bir şekilde seyreden tonlarca ağırlıktaki gemiler, havada süzülerek giden uçaklar, evlerimizdeki elektronik aletler ve her türlü teknolojik araç, televizyonlar, müzik setleri, bilgisayarlar, işlerimizi kolaylaştıran makineler, içinde ikamet ettiğimiz evler, apartmanlar, binalar, otoyollar, arabalar… Bunların da hepsi Allah’ın sonsuz aklı ve sanatı ile yarattığı ve insanların hizmetine verdiği nimetlerdir.
Ne var ki insanların bir kısmı canlıları ve doğadaki unsurları Allah’ın yarattığını kabul ederken, insan eliyle üretilen şeylerin; örneğin köprülerin, gökdelenlerin, sürat motorlarının, kıyafetlerin, kısaca eşya aleminin de Allah tarafından yaratıldığını kavrayamaz ve bunları insanların - Allah’ı tenzih ederiz - müstakil güçleriyle yaptıklarını zannederler. Oysa hiçbir varlığın kendine has müstakil gücü yoktur. nehirler, medeniyetler kuran, uçakları tasarlayan, gemileri inşa eden insanlar da Allah’ın yarattığı aciz birer varlıktırlar ve Allah dilediği için hareket edebilmekte, düşünüp akledebilmekte ve ortaya bir ürün çıkarabilmektedirler. Allah dilemese onlar da dileyemez ve hiçbir şeye güç yetiremezler. Allah bir Kuran ayetinde bu konuyla ilgili şöyle buyurur:
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (İnsan Suresi, 30)
Konuyla ilgili bir başka Kuran ayeti ise şöyledir:
… Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "Ol" der, o da hemen oluverir. (Al-i ‹mran Suresi, 47)
Allah insanların ısınmaları için kaloriferileri, sıcak su temin etmeleri için kombileri, şofbenleri, gidecekleri yere kolay gidebilmeleri için yolları, arabaları, trenleri, deniz taşıtlarını, yemek ihtiyaçlarını gidermek için çeşit çeşit yiyecekleri ve bu yiyeceklerin pişirildiği fırınları, ocakları, tencereleri, tavaları yaratmakta, kısacası insanların emrine verdiği eşyalar vesilesiyle onların bu dünya hayatında rahat yaşamalarını sağlamaktadır. Aynı şekilde, soğuktan koruyan kalın giysileri, yaz güneşinden koruyan yazlık ince giysileri yaratan ve insanların rahat etmeleri için çeşit çeşit giyim eşyasını onların hizmetine veren de Allah’tır. Bu giysiler insanları hem soğuk ya da sıcaktan koruduğu gibi, aynı zamanda onlara bir de süs kazandırmaktadır. Allah giyim eşyalarını Kendisinin yarattığını bir ayetinde şöyle belirtmektedir:
Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik)... (Araf Suresi, 26)
Bir başka ayette Allah insanlar için giyimlikler var ettiğini şöyle belirtmektedir:
… Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz. (Nahl Suresi, 81)
Yeryüzündeki bütün kumaşları ve yünleri var eden, ipliği ve yünü eğirmeyi ve dokumayı, kumaşı üretmeyi ve işlemeyi insana öğreten ve bunlara dair tüm teknikleri yaratan Allah’tır. Renkleriyle göz kamaştıran ipek, saten, atlas ve daha pek çok göz alıcı kumaş türü ve bu kumaşlarla yapılmış giysiler insanların çok hoşuna gitmektedir. Bu kumaşlar ve giysilerin yanı sıra dünya hayatında varolan tüm eşya, aynı zamanda, insanın cennet hakkında fikir sahibi olabilmesi için Allah’ın özel olarak yarattığı güzelliklerdir. Allah cennette, dünyada gördüğümüz tüm bu güzelliklerin kat kat güzelini yaratacaktır. Nitekim cennet, dünyayla kıyas bile yapılamayacak mükemmellikte ve sonsuz güzellikte bir yerdir. Allah cenneti ve cennetteki eşsiz nimetleri bu dünya hayatında iman edip salih amellerde bulunanlara nasip edecektir.
Gördüğümüz herşey beynimizde yaratılmaktadır
Görme işleminin nasıl gerçekleştiğini okul yıllarında öğrendiğimiz bilgiyi tekrar ederek hatırlayabiliriz: Gördüğümüz şeyden gelen ışık gözün ön kısmındaki mercekten geçerek retinaya düşer ve buradaki sinir uçları tarafından elektriksel akıma dönüştürülerek beyindeki görme merkezine iletilir. Beyin bu sinyalleri anlamlı hale getirir ve görüntü olarak algılar. Diğer bir deyişle insan gördüğü şeylerin dış dünyada var olan asıllarıyla asla muhatap olamaz; onların yalnızca kopya görüntülerini beyninde algılayabilir. Bu, bilimin gösterdiği büyük bir gerçektir.
Örneğin biz bir eşyaya, örneğin evimizdeki buzdolabına baktığımızda onu ancak beynimizin arka tarafındaki küçücük bir bölgede görürüz. Işık gözümüzdeki retinaya geldiğinde, retinada buzdolabını ters ve iki boyutlu görüntüleri oluşmakta, ardından bu görüntü, elektrik akımına dönüşerek beynimizin arkasındaki görme merkezine ulaşmaktadır. Bunun üzerine biz de buzdolabının düz, üç boyutlu ve kusursuz görüntüsünü beynimizdeki bu görme merkezinde görürüz. Diğer bir anlatımla biz buzdolabının dış dünyada var olan aslıyla değil, sadece kopyasıyla muhatap oluruz.
Buna göre insanın günlük hayatında karşılaştığı her şey; sokaklar, caddeler, caddelerde yürüyen insanlar, çocuklar, artlarında beyaz bir iz bırakarak uçan jetler, süpermarketler, dev alışveriş merkezleri, villalar, bir kişinin iş yerindeki çalışma arkadaşları, ailesi, arkadaşları, evi, evindeki tüm eşyalar, gardırobundaki tüm giysiler, kısacası doğduğu andan öleceği ana kadar “görüyorum” dediği şeylerin yalnızca kopya görüntüleriyle muhatap olmaktadır. Bu açık gerçeği biraz düşünen insan, Allah’ın yaratma sanatının inceliklerine de daha iyi vakıf olmaya başlar. Allah evrendeki harikalıkları büyük bir akıl ve sanat ile yaratmakta, ancak bütün bu güzellikleri bizlere yalnızca beynimizdeki küçücük bir noktanın içerisinde göstermektedir. Bu da, Allah’ın en büyük mucizelerinden ve muhteşem sanatının en açık göstergelerinden biridir.
Bu büyük ve kesin gerçek doğrultusuda, eşya aleminin kaynağının “insanlar” olmadığı da çok daha kolay kavranabilir. Nitekim eşya da, eşyanın üretilmesine vesile olan insanlar da Allah’ın beynimize birer algı olarak hissettirdiği kopya görüntülerden başkası değildir. Eşya dışarıda vardır ama biz asla dışarıdaki eşya ile muhatap olmayız, bizim muhatap olduğumuz sadece beynimizdeki kopyalardır. Eşya alemini ya da canlılığı; içlerindeki bütün detaylarla birlikte, tamamını aynı yerde; beynimizde yaratan ise Yüce Allah’tır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder