28 Ekim 2010 Perşembe

Büyüklük Gururunu Deşifre Eden Tavır Bozuklukları

İnsanın aklını ve şuurunu örten en büyük engellerden biri, büyüklük gururudur.İnsanı Allah korkusundan uzaklaştıran, günah işlemesini kolaylaştıran ve vicdan hassasiyetini zayıflatan büyüklük gururu hastalığına kapılan bir kişiyi öncelikli olarak basit tavırları deşifre eder. Bir kısmı masum gibi görünen bu tavırlar, insanı hem bu dünyada hem de ahirette çok büyük kayıplara uğratır.İnsanın bu basit ve hatalı tavırlardan 
kurtulması ise, Allah’ın izniyle son derece kolaydır. 

Büyüklük gururu, şeytanın en belirgin karakteridir. Büyüklük gururuna sahip insanlar; her zaman en seçkin, en farklı, en güçlü, en üstün, en dikkat çeken kişi olmak isterler. Ancak bu tavrın insanlar üzerinde olumsuz bir etki uyandıracağını, doğal bir öfkeye sebep olacağını bildiklerinden şeytani bir zekayla davranışlarını kontrol altında tutmaya çalışırlar. Bu tip kişiler, insanların rızasına son derece önem verdikleri için, onların beğenisini kaybetmemek amacıyla mütevazı bir tavır göstermeye çalışırlar. Oysa tüm sapkınlıkların ve azgınlıkların kökeni olan gururlarını ne kadar saklamaya çalışsalar da bazı karakter özellikleri ile kendilerini deşifre ederler. 

Kendi Akıllarını Beğenmeleri 

Kendi aklını beğenen insanların özelliklerinden biri "bence" ile başlayan ve "ben bilirim" üslubu altında kibir taşıyan cümlelerdir. Aslında bu tür cümlelerin altında yatan düşünce genellikle karşısındakine kendi fikrinin doğru olduğunu zorla kabul ettirme çabasıdır. Bu insanlar gerçekte son derece bozuk mantık örgülerine sahip oldukları halde karşısındakilere mutlaka düşüncelerini kabul ettirmek için tartışmaya girer, bu uğurda küser, darılır ve çocuklanırlar. 

Bu insanlar kendi doğrularını ve prensiplerini öylesine benimsemiş ve sahiplenmişlerdir ki; Allah’ın yoluna davet edildiklerinde de "Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler…" (Neml Suresi, 14) ayetiyle bildirildiği gibi iman etmekten yüz çevirirler. Rabbimiz’in Kuran’da emrettiği dosdoğru yol yerine kendi düşüncelerini ilahlaştıran bu kişiler, (Allah’ı tenzih ederiz) Yüce Allah’a şirk koştuklarını ve bu fikirleri ile kendilerini cehenneme sürüklediklerini bile fark etmezler. Yüce Allah, bu kişilerin durumunu şöyle haber verir: 

“Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.” (Bakara Suresi, 206) 

Kendi Prensiplerinin Olması 

Büyüklük gururuna sahip insanlar, kendi fikirlerini çok beğendikleri ve herkesten üstün gördükleri için bu kişilerin kendilerine göre belirledikleri doğruları ve prensipleri vardır. Bu insanlar tüm hayatlarını Allah rızasının olmadığı birtakım ideolojiler üzerine kurarlar ve buna “hayat felsefesi” adını verirler. Bu ideolojilerinin doğru olduğuna ve kendilerinin asla hata yapmayacaklarına öylesine inanmışlardır ki sonunda onlara doğrular gösterildiğinde dahi gururlarından dolayı bu ideolojilerinden ve hayat felsefelerinden vazgeçmezler. Konunun daha iyi anlaşılması için kitlesel bir örnek vermek gerekirse, evrimciler bu tür hayat felsefelerine körü körüne inanan grupların başında gelirler. Tüm kanıtlar canlılarda evrimin olmadığını göstermesine ve çoğu evrimci de bu gerçeği itiraf etmesine rağmen gururlarından dolayı Allah'ın varlığını ve O'ndan başka İlah olmadığını kabul etmek istemezler. Oysa Yüce Allah bir Kuran ayetinde bu tür gururlu kişilerin cehenneme boyun bükmüş kişiler olarak sürüleceklerini şöyle bildirir:

"Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mümin Suresi,60) 

Övünmeleri 

Gururlu insanlar, hiçbir zaman gerçek kişiliklerini sergilemezler. Çünkü hedefleri daima herkesin takdirini toplayacak iyi insan modeline uymak, bu model üzerinden insanların beğenisi kazanarak övülmektir. 

Bu insanların gözlerinde büyüttükleri, gurur meselesi yaptıkları zenginlik, güzellik, mevki, eğitim durumu, kültür, mal ve çocuklar gibi birçok konu vardır. Söz konusu kişiler, bu konuları sık sık gündeme getirip kendi aralarında bir övünme aracı olarak kullanırlar. Ancak sahip oldukları her şeyi onlara Yüce Allah’ın imtihan konusu olarak verdiğinin, her şeyin Allah'ın kendileri için belirlediği kaderleri doğrultusunda gerçekleştiğinin şuurunda değildirler. Oysa her insan gibi kendilerine verilen, övünme konusu yaptıkları her nimetten ahirette tek tek hesaba çekileceklerdir. Bir ayette bu tür kimseler, şöyle haber verilir: 

"Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar." (Nisa Suresi, 49) 

İlgi Çekmeye Çalışmaları 

Gururlu insanlar, toplum içinde değer kazanmak için açık açık "Ben bundan daha iyisine layığım", "Bana herkesten fazla sevgi gösterilsin, herkesten daha üstün olduğum hissettirilsin" gibi ifadelerle bu düşüncelerini dile getirmezler. Ancak değişik hayat tarzları, farklı konuşma üslupları kullanır veya gençliklerini, güzelliklerini, zenginliklerini, iyi eğitim gördüklerini, yabancı dil bildiklerini hareket ve konuşmalarına yansıtarak kendilerini diğer insanlardan farklı göstermeye çalışırlar. Aslında şeytan, kendi nefsini ilah edinen (Yüce Allah'ı tenzih ederiz) bu insanları bu gizli yöntemle etkilemektedir. Şeytan böylece ilgi çekmeye çalışan insanları sadece insanların beğenisini kazanacak davranışlar geliştirmeye yönlendirir. Onları Allah'ı düşünmekten alıkoyar, Allah'ın hoşnut olacağı Kuran ahlakından uzak yaşamaları konusunda onlara telkinlerde bulunur. Oysa insanların ilgisini ve beğenisi çekmeye çalışan bu insanların asıl olarak düşünmeleri gereken tek konu, Yüce Allah'ın hoşnutluğunu ve beğenisini kazanmak olmalıdır. 

Hata Yapmaktan Korkmaları 

Büyüklük gururu içinde olan kişilerin bütün hareketleri ve düşünceleri, insanların gözünde değer kazanıp üstün olmaya göre ayarlıdır. Bu yüzden de hata yapmaktan çok korkarlar. Çünkü, hata yapınca küçük düşeceklerini, insanların gözünde değer kaybedeceklerini düşünürler. Bu nedenle kendilerini her türlü hatadan soyutlamaya çalışır, hiçbir hatayı kendilerine yakıştırmaz, kabul etmez, asla hata yapmayacaklarını düşünürler. Bu tutumları ile sürekli negatif bir hava oluşturdukları için de, kimse yanlarında rahat edemez; herkes onlarla beraber olmaktan huzursuzluk duyar. 

Müminler ise Allah'a karşı acizliklerini bildikleri ve dünyada onlara verilen eksiklikleri kabul ettikleri için hata yapmaktan korkmazlar. Büyüklük iddiası ile ortaya çıkmadıkları için eksiklikleri, yanlışları olması onları etkilemez, kusur işlediklerinde ya da kendilerine hataları söylendiğinde hemen boyun eğer ve Allah'tan bağışlanma dilerler. Çünkü insanlara karşı "prestijlerini korumak" gibi bir endişeleri yoktur; tek amaçları Allah'a kul olmak, O'nu razı etmektir. Yüce Allah, Kuran'da müminlere şöyle dua etmelerini emreder: 

"... Rabbimiz, unuttuklarımızdan ya da yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."(Bakara Suresi, 286) 

Eleştirilmekten Hoşlanmamaları 

Eleştirilmek, kibirli ve gururlu insanların hiç hoşlanmadıkları bir durumdur. Bu tip insanlara eleştiri yapıldığında prestijlerini kaybetme endişesiyle mimiklerinin doğallığı bozulur, ses tonlarında ani iniş çıkışlara rastlanır, doğal hallerinde bulunmayan "tikler" ortaya çıkar. Bu hal içerisinde rahatlığı, huzuru bir türlü yakalayamazlar ve çok büyük bir kayba uğrarlar. Çünkü hak olan her türlü çağrıya kulakları tıkalı ve gözleri kapalıdır. Gurur sahiplerinin aksine müminler ise, kendilerine özellikle ayetlerle bir hatırlatma yapıldığında hemen boyun eğerler. Nitekim Secde Suresi'nde müminlerin bu özelliği, imanın bir göstergesi olarak bildirilmiştir: 

"Bizim ayetlerimize, ancak onlarla kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayanlar iman eder." (Secde Suresi, 15) 

Aşağılık Kompleksi İçinde Olmaları 

Gurur, her zaman kibir ve büyüklenme olarak düşünülmesine rağmen gerçekte aşağılık kompleksi veya eziklik de bir gurur göstergesidir. Bu tip insanlar kendilerini sürekli olarak diğer insanlardan daha aşağı konumda görür ve bunun ezikliğini yaşarlar. Aslında bu da kendine benlik vermenin bir çeşididir. Çünkü güzel olmadığını, fakir olduğunu düşünen kişi kendisinde var olan bu eksikliğin yine kendinde olan bir özellikten kaynaklandığını zannederek bunu bir eksiklik ve bir kusur olarak görür. Bunu düşünürken aslında tüm bunları verenin Yüce Allah olduğunu unutur. Müminler ise Allah'ın verdiğine her zaman razı olurlar ve fiziki özelliklerini ya da maddi durumlarını ne eziklik ne de gurur konusu yaparlar. Bedenlerinin, mallarının gerçek sahibinin Allah olduğunu, bunlarla denendiklerini, önemli olanın insanın ruhu ve Yüce Allah'a olan samimi yakınlığı olduğunu bilirler. 

Sonuç: Gurur Şeytanın Özelliğidir 

Kibir, şeytanın en önemli özelliklerinden biridir. Allah'ın huzurundan da kibiri ve itaatsizliği yüzünden kovulmuştur. Bu gerçek, Kuran'da şöyle bildirilmiştir: 

"Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. (Allah) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?"" (Sad Suresi, 74-75) 

Şeytan, bu hastalığını insanlara bulaştırmak ve mümkün olduğu kadar çok insanı Allah'ın yolundan saptırıp kendisiyle birlikte cehenneme sürüklemek ister. İnsanları cehenneme sürüklemek için onların nefislerindeki büyüklenme arzusunu kullanarak yaklaşır. Bu hastalığa yakalanan bir kimsenin aklı örtülür, şuuru kapanır ve Allah'ın dosdoğru yolundan uzaklaşır. Yüce Allah şeytanın taraftarlarının uğrayacağı sonu şöyle haber vermektedir: 

“Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Mücadele Suresi, 19) 

İnsanın, şeytanın vasfı olan kibirden kurtulması, "kovulmuş şeytandan Allah'a sığınması", Allah'ın sonsuz gücünü düşünüp kavraması, bu güç karşısında kendi küçüklüğünü, acizliğini anlaması ve Allah'a duyduğu saygı dolu korkunun artması ile mümkündür. 

İşte bu insanlar Kuran'da bildirilen "temiz akıl sahipleri" olan müminlerdir. Allah onlara "doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış" vermiştir (Enfal Suresi, 29). 

Bu anlayış ile müminler, dünya hayatının çok kısa olduğunu, ahiret için, cennete kavuşmak için hazırlık yapmaları gerektiğini fark ederler. Böylece nefislerindeki büyüklenme arzusunu da tamamen engeller, Allah'ın izniyle şeytanın gururundan arınırlar. 

“İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Lokman Suresi, 18) 

Büyüklük gururuna sahip kimseler, Yüce Allah'ın insanlara verdiği önemli bir nimet olan ve imandan kaynaklanan gerçek sevgiyi hiçbir zaman tadamazlar. Çünkü gerçek sevgi fedakarlık gerektirir. Bu kişiler en çok kendilerini sevdiklerinden, başkaları için fedakarlık yapmayı, onları sevmeyi hiç düşünmezler. Tam aksine hep sevilen, ilgilenilen, güzel yönleri 
ön plana çıkarılan kendileri olsun isterler. 

Peygamberimiz (s.a.v.), ataları ve aileleri ile övünen ve bundan dolayı kibirlenen insanları bir hadis-i şeriflerinde şöyle uyarmıştır: 

"İnsanlar ya cehennem kömüründen başka bir şey olmayan ölmüş ecdadlarıyla övünmekten vazgeçerler, yahut da Allah Katında, burnuyla pislik yuvarlayan Mayıs böceğinden daha adi bir dereceye düşerler. Allah Teala Hazretleri sizden cahiliye kibirini temizledi. Artık o, muttaki bir mümin veya bedbaht bir facirdir. İnsanların hepsi Hz. Adem'in evlatlarıdır. Adem ise topraktan yaratılmıştır." (Ebu davud, Edeb 120, (5116); Tirmizi, Menakıb (3950, 3951); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.29) 

Kendilerini Müstağni Gören Kişilerin Kayıpları Nelerdir? 
  1. Bu kişiler, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biri olan akıldan mahrum kalmış olurlar. 
  2. Samimiyetten uzak olduklarından ve müstağniyetlerinden dolayı kainattaki yaratılış harikalarını gerektiği gibi kavrayamazlar. 
  3. Rabbimiz, Kendisi'ne karşı büyüklenen bu insanlara manevi yönden de çeşitli sıkıntılar tattırır ve bu dünyada ayette bildirildiği üzere onlara “sıkıntılı bir geçim” kılar. (Taha Suresi, 124) 
  4. Müstağniyet hastalığının neden olduğu içlerindeki karanlık, azgın ve kibirli ruh hali bu kişilerin dış görünüşlerine de yansır. Konuşma üsluplarının ve bakışlarının bozuk olması, çirkinleşmeleri, yüzlerine karanlık bir ifadenin çökmesi, en sıradan konuları bile kavrayamamaları ve akledememeleri bu hastalığın yol açtığı zararlardan sadece bazılarıdır.

Müstağniyetten Uzak Duran Bir Müminin Kazançları Nelerdir? 
  1. Bir mümin büyüklük iddiasında olmadığı için, hatalarını her ne kadar telafi ederse etsin, kendisini yine de yeterli görmez. Bu güzel ahlakından dolayı da diğer müminlerin sevgisini kazanır. 
  2. Allah'ın yalnız samimi müminlere nasip ettiği, “doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış”a sahip olur. 
  3. Hiçbir zaman için mükemmel olduğunu düşünmez ve bu vesile ile sürekli olarak kendisini geliştirme imkanı bulur. Eksiklerini telafi etme imkanı bulabildiği için de ahlakı giderek güzelleşir. 
  4. Sahip olduğu güzel ahlak nedeniyle, Allah'ın izniyle daima huzurlu ve güzel bir hayat sürer. 
  5. Eğer varsa hatasını kabul ettiği için, Allah'a yönelip bağışlanma dileyerek imanını güçlendirir.


Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 71. sayı (Mayıs 2010) 54. sayfada yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder